Sayfalar

30 Aralık 2015 Çarşamba

yeni yıl

inan bilogcan 2015 ile ilgili çok net şeyler hatırlamıyorum. şu oldu çok sevindim dediğim bir şey yok. ama üzüldüklerimi hatırlıyorum. pek sevmedim ben 2015'i. gelen yıl gideni aratmasın aman..

aslında arin doğduğundan beri hiç bir yıla haksızlık edesim yok. onun sağlıkla, mutlulukla, babasıyla benim koynumda büyüdüğü her yıl güzel. Allah uzun etsin bu yılları inşallah..

her sene dilek listesi yaparım aslında ama bu sene yapmadım. hatta evi bile süslemedim.

ailem ve sevdiğim herkes için huzur, mutluluk ve sağlık diliyorum. eksiltmesin yeni yıl bizleri ne manen ne madden..mutlu olalım.

ilk defa sanırım bu sene kendim için somut bir dileğim var. daha iyi bir insan olmak istiyorum ben yeni yılda. ne bileyim mesela camın kenarına kuşlar için ekmek kırıntıları koymayı unutmayayım istiyorum, arin çiçekleri yaprakları çekerken "annecim canlı o bak canı acır belki cici yap" diyorum ya, daha çok toprakla uğraşayım can vereyim doğaya istiyorum, insanlara özellikle de çocuklara elim gücüm yettiğince yardım edeyim istiyorum, madden olmasa da, yetişemesem de daha çok dua edeyim, manen yanında olayım ihtiyacı olanların istiyorum.

güzel bir yıl olsun hepimiz için inşallah..çok sevelim çok sevilelim, elimizin yettiği her yere herkese ulaşabilelim. insan olduğumuzu unutmayalım, dünyadaki tek canlı olduğumuzu sanmayalım. mutlu olalım, huzurlu olalım. sağlık olsun en çok da, o varsa gerisi dert değil, hallolur.

çook mutlu yıllar her birinize! :*

24 Aralık 2015 Perşembe

insanız çünkü..

sizin elinize hiç küçücük bir bebek verdiler mi?

"bak bu o işte, az önce içinde kıpırdanan bebek bu! senin bebeğin!" dediler mi?

ya da, "bak aylardır beklediğin, yüreğinde büyüttüğün bebek bu, senin bebeğin!" dediler mi?

siz hiç kendi sütünüzle ya da mamayla falan bir bebek beslediniz mi?

hiç kendinize emanet edilmiş bir canınız oldu mu kendinizinkinden başka?

vazgeçtiniz mi kendinizden?

kalan ömrüm de onun olsun. bütün kötülükler benim olsun, o sadece iyiliklerle karşılaşsın dediğiniz biri oldu mu?

birinin bir gülüşüyle kendinizden geçtiniz mi?

birinin ağlaması size çaresizliği en dibinde yaşattı mı?

hiç bu kadar çok nasıl sevebildiğinizi düşündünüz mü?

isim bulamadığınız bir duygu oldu mu hayatınızda?

bacak kadar boyuyla sizi süper kahraman gibi hissettiren biri oldu mu hiç?

benim oldu çok şükür var hayatımda böyle biri. beni benden alan, tüm bencilliklerimi süpüren, sevgisiyle mest eden, aslında ne kadar sevgi dolu olduğumu fark ettiren, daha iyi bir insan olmak için çabalamamı sağlayan biri var hayatımda. arinim, canım, oğlum, ömrüm iyi ki var, Allah'ım ayırmasın beni ondan.

eğer sizin de hayatınızda varsa böyle biri şu son bir kaç gündür gündemdeki haberler sizi de yakmıştır. bir video izlemişsinizdir bu aralar "kızımı vurdular" diye bağıran o anne yakmıştır içinizi. mutlu fotoğraflar görme umuduyla açtığınız sosyal medya hesabınızdaki o kapkara fotoğrafın altında yazan "melek oldu kızım" yazısı dağlamıştır yüreğinizi. insanız çünkü, çok sevdiklerimiz var bizim ve onlar hayatımıza girdiğinden beri bütün bebekleri çok seviyoruzdur, insanız çünkü, kocaman bizim kalplerimiz, anneyiz ya bütün çocukların sevgisini o kalplere sığdırabiliyoruz biz.

bir video daha var, izlemediyseniz izlemeyin sakın. o videodaki kadın insan değilmiş, onun hayatında onu seven olmamış hiç. o da kimseyi kendinden vazgeçercesine sevmemiş. kalbi var belki evet ama sadece kan pompalamaya yarıyormuş o kalp asla bir yürek olamamış. günah nedir öğrenememiş. acıma nedir bilmemiş. insan değilmiş..insana dair hiçbir şey yok o kadında! 46 yıl vermişler ama umarım tek bir gün yüzü görmeden siktir olup gider bu dünyadan!

22 Aralık 2015 Salı

defolup gider misin lütfen 2015?

geçen sene 31 aralık günü şirkete geldiğimde şirketten çok sevdiğim bir arkadaşımın babasını kaybettiğini öğrenmiştim. apar topar cenazeye gittik. ağır bir hava, zaten buz gibi. o ağır havayla karşıladım yeni yılı. sanırım yeni yıla nasıl girersen öyle geçer dedikleri şey doğru, boktan bir yıl oldu 2015.

düşünüyorum da 2015'de şu oldu çok mutlu oldum dediğim bir an yok. hatta baya baya hatırlamıyorum koca senede neler olmuş?! hafızamda bile kalmaya kaydadeğer bir şey olmamış demek ki...

dün de bir bebeciğin melek olduğunu öğrendim, içim yandı. Allah annesine, ailesine sabır versin, nur içinde uyusun.

hadi artık git 2015. ben bu sene yılbaşında yeni yılı değil, senin gidişini kutluyor olacağım. yeni gelen yıl, gideni aratmasın aman diyeyim.

2016'dan hiç bir beklentim yok. Allah sevdiklerimi yanımda tutsun yeter. oğluma canıma uzun ömür versin, sağlık versin, mutluluk versin yeter. geri kalan hallolur, elimiz ayağımız tutuyor çok şükür.

sene sonuna kadar bir daha yazamazsam eğer, senin de yeni yılın kutlu olsun bilogcan. bunu okuyan her kim varsa şu an, 2016 o kadar güzel bir yıl olsun ki, seneye bu günlerde "vay be ne harika bir yıldı!" diyelim. inşallah....

18 Aralık 2015 Cuma

mu ne?*

- mu ne?
+  ay bu neee diyo gördün müğğğğğğğ??? ay bi daha de arin!!!!! ay aşkım duydun muuuuuğğğğ? <3

- mu ne?
+ oyyy kurban olayım o dillere! araba yavrucum o araba..

- mu ne?
+ anneeem dillerini yiyiimm! kapı bebeğimmmm benim nası da güzel konuşuyooo! duydunuz muuğğ?!

- mu ne?
+ tabak tatlım..

- mu ne?
+ çatal arincim..

- mu ne?
+ yoğurt oğlum..

- mu ne?
+ saç.

- mu ne?
+ burun.

- mu ne?
+ kalem

- mu ne?
+ göbek.

- mu ne?
+ eşşeeğin z....öhöööm..defter çocuğum!

mu ne ooolum! mu nee! valla "neden" kısmına geçtiğimizde huni takacam!!!!

*mu ne = bu ne?

yalnız arinkuşum o kadar tatlı soruyosun ki aslında mu ne? diye :)

15 Aralık 2015 Salı

ulan iki yaş sendromu!

bir süredir arinço'nun akranlarının yaşadığı 2 yaş krizlerini dinliyorum/görüyorum. "aa bizde yok bu durumlar, arin'in davranışları normal. çocuk bu zaten tutturacak" falan diyordum. kontrol altında durum falan diye düşünüyordum.

ama bir gün arinkuşumla dışarı çıktık ve ben iki yaş krizi neymiş öğrendim!

böyle serin ama güzel bir gündü. arin bütün gün evdeydi ve azıcık hava alalım, parka uğrayalım, bir de marketten alacaklarımızı alalım dedim tuttum canavarımın elinden çıktım.

parka kadar elimi tutmaya devam etti. parkta bıraktı. buraya kadar tamam zaten. ama Allah'ım parkta bir koşturmacalar, kaydırağın tepesine çıkıp oturmadan kaymacalar.....ay ben hala "çocuk canım olcak o kadar" modundayım. evden çıkarken polyanna mı öptü beni naaptıysa artık?!

parkta hatırı sayılır bir süre geçirdikten sonra (hatırı sayılır süre ne dersen bilgocan, annenin artık "ehhyetterrebe" dediği süreye denk gelir) çıkalım dedim. polyanna'nın öpücüğü beni çok etkilemiş olacak ki "arin hadi gidiyoz oğlum" dediğimde arin de peşimden tıpış tıpış gelcek, elimi tutacak ve huşu içinde markete gitcez sandım.

polyanna'nın bu kazığını asla unutmicam! yazdım kızım bi kenara!

elimi tutmadı. zar zor parkın dışına çıktık. direndi direndi direndiiii..ve en sonunda şak diye yere oturdu! kalakaldım. "ulan eşşooolusu 32 yaşında kadınım ben oyuncak mı olcam elinde!" dedim ve ben de yere karşısına oturdum! parkın yanında camii var ve o gün de mevlüt varmış, Allahım o amcaların, teyzelerin bize bakışları! "kın kın kın" diye kınadılar resmen! neyse, oturdum "lanoolum derdin ne?" dedim. "hıgılbıgıltıgıl" anlattı bişiler. "evet yavrucum anlıyorum seni ama baba evde bekliyor, aç biiilaç, markete gitmemiz yemek yapmamız lazım" dedim. azcık sakinleşti, kalktı ve benimle aynı yönde yürümeye başladı. heh dedim şükür, bitti.

markete geldik. ordan oraya koşturdu, dolap kapaklarını açtı "koko koko" diye kolaları kaldırmaya çalıştı (evde kola içmeye son vermeliyiz sanırım o_O) bunlar zaten klasik arin davranışları. küçük mahalle marketi olduğundan ve onunla ilgilenmeye hevesli bir sürü abi ve ablalar olduğundan bir miktar rahat yapmış olabilirim alışverişimi hatta. kasada ödemeyi de yaptım ve polyanna'nın öpücüğünü hatırladım, "arin gel oğlum çıkıyoruz" diye seslendim. gelmedi! gel gelmem gel gelmem muhabbetimize dayanamayan kasadaki çocuk gitti, kucakladı ve getirdi. ve arin nasıl sakin kucağında, nasıl mutlu. ay dedim atlattık çok şükür! ve marketten dışarı çıktık. sonrası aşağıdaki fotoğraf işte!

14 Aralık 2015 Pazartesi

nostaljik pazartesi :)

bilogcan ayşe yeni bir olay başlattı. nostaljik pazartesi..yani her pazartesi eski yazılarımızdan birini paylaşacağız. bir nevi ig'deki #tbt.

nasıl paylaşacağımı tam olarak bilmiyorum o yüzden direkt kopyalıyorum :)

aşağıdaki yazıyı sana 21 şubat 2013 günü yazmışım..arin karnımdaymış ve ben bilmiyormuşum, erken uyumalarım/sızmalarım bundanmış :) ulan bi de bildiğin o iğrenç mısırdan aşermişim!!



bi of çeksem karşıki dağlara bi bok olmaz!

off be bilogcan fena darlandım..çok uykum var..böle mal mal bakıyorum etrafa..

dün tavuk gibi erkenden uyumuşum yine koltukta..muhteşem yüzyılı da izleyemedim :( haticemin halini hiç iyi görmüyorum, ne oldu ki acaba?!

şöle sağlam bi tatile çıksak..yesek yatsak, içsek yatsak..evet hep yatsak..

canım mısır istiyo hem de o dışarda soslu satılanlardan..ulan ben ondan nefret ederim halbuki!

annemleri özledim..bi haftadır falan görmüyorum..

bilogcan biliyo musun koccam bana evlenme teklifi etmedi..yani askerdeyken tuvalette benimle gizli gizli konuşurken "dönünce annenlere söyle de yapalım bu yaz bişiler" dedi..onu da evlenme teklifi sanıyor! amaan napalım dert mi bu da?! içses: dert tabii ya lan!

karnım çok acıktı!

bu hafta sanki çabuk geçti..baksana perşembe oldu bile..

havalar düzelse ya artık..

ama dün farkettim ki ben işten çıktığımda artık zifiri karanlık olmuyo..saat 6dan sonra hava kararıyo! yeay!

of valla fena darlandım! hade bye!

18 Kasım 2015 Çarşamba

hür.....

yazamıyorum..writer's block falan gibi havalı isimler verecek değilim bu duruma. sadece keyifsiz ve yorgunum bu aralar. içimden yazmak gelmiyor.

yazacak bir sürü şey var aslında. hem arin ile ilgili hem annelikle ilgili hem hayatla ilgili hem benimle ilgili ama canım istemiyor. günlerce uyuyasım var ya da kaçıp gidesim. yanıma sadece arin'i alıp kaçıp gidesim...

şimdi seni okuyan bekar ya da çocuksuz biri varsa bilogcan bu özgürlüğünün tadını çıkarsın. hayatında bir daha asla olmayacak çünkü! 

ama......

hapşırırsın ve sana döner "okkata!" der..inanamayıp bi daha hapşırırsın yine "okkata!" der.."seninle beraber sen daha da çok yaşa!" dersin ve sürekli hapşırmak istersin.. ^.^

kahvaltı hazırlarken salondan "anneee" diye seslenir.."noldu oğlum?" dersin.."ıhh ıh" diye masadaki bişeyi işaret eder.."anlamadım yahu ne istiyon?" dersin "meynir!" der ve sen dünyadaki bütün peynirleri ona yedirmek istersin.. ^.^

masadayken elini kirletir.."peçet" der.. e harfi olmasa da olur, peçet dünyanın en doğru peçete telaffuzudur o an.. ^.^

banyo yaptırırken "şampun" der, şampuanı sana uzatır..köpürte köpürte seversin onu.. ^.^

tvde maç vardır..alakalı alakasız "guuul" diye bağırır..ligtv'yi 24 saat açasın gelir.. ^.^

sabah "nereye gidiyoruz oğlum?" diye sorarsın "okuuula" der..okul ne güzel şey dersin.. ^.^

markette bir anda "kokko kokko" der..koka kola dünyanın en tatlı içecek ismiymiş sanırsın.. ^.^

hani seni okuyan bekar veya çocuksuz biri varsa onun için özgür demiştim ya bilogcan; yok o öyle değil aslında..boyu 1 metre bile olmayan bir yer cücesi sana "anne" dediğinde sen kuş gibi uçuyorsun..kuşlar en özgürümüz değil midir biz canlılar arasında?!

27 Ekim 2015 Salı

ayhh bana bişileer oluyoooo

bazı insanlar bloglarına falan bir gün boyunca neler yaptıklarını yazıyorlar. uyanıyorlar, kahvaltı yapıyorlar, alışverişe gidiyorlar, çocuklarıyla bir şeyler yapıyorlar, ailece bir geziyorlar, sonra eve gelip evi toparlıyorlar, yemek yapıyorlar, akşam yemek yiyorlar, çamaşırları makineye atıyorlar, kitap okuyorlar, makineye attıkları çamaşırları asıyorlar, keyif kahvesi içiyorlar, bir müddet kendileriyle başbaşa kalıyorlar, sonra da (yani sonunda!) yatıyorlar!

bunca şeyi bir günde nasıl yapıyorlar?!

ya haftaiçi 12 saat dışardayım..akşam 19:30 - 20:00 arası bir yerlerde eve geliyorum ve arin uyuduktan sonra ben pert! ben yok! ben servis dışı!

tamam, yukardaki örnek haftasonundandı.

haftasonları da ennnnn geç 07:30 arin komutan "koğuş kalk!" emrini veriyor. kocca bazen kalkar, bazen uyumaya devam eder. kahvaltı falan derken sabah saatleri nasıl geçiyor vallahi anlamıyorum, ışık hızı var o saatlerde!

sonra ev temizliği. kocca çok yardım ediyor temizlik konusunda (kocca sen benim herşeyimsin şak şak şak!!) 2 -3 saatte bitiyor ama ben de bitiyorum. sonra biraz gezme tozma olursa akşama yemek yok demektir, gezme tozma olmazsa da akşama uyduruk bir yemek var demektir. al işte gitti benim gün, bitti!

ya da..sabah uyanır uyanmaz evden çıkıyoruz. bir yerlerde kahvaltı falan sonra biraz tur atma derken eve gelmemiz öğleni geçiyor. yine derle topla temizle akşam yemeği falan ama benim enerji sıfırlanmış oluyor eve geldiğimizde. e yine gün bitti....

sanırım ben çok çabuk yoruluyorum. sürekli yatay pozisyonda olasım var. temizlik yapsam yemek yok, yemek yapsam gezme yok, mümkün değil birkaç işi birden bir günde yapamıyorum. ay ne birkaç iş ayol, iki işi birden bile yapmak zor geliyor.

ya bildiğimiz tembelim (sanırım öyle!) ya da zamanı etkin kullanma konusunda çook büyük problemlerim var.

insanların bir güne sığdırdıklarını duydukça depresyona giriyorum resmen yahu!

bak şöyle söyleyeyim bilogcan, kaç haftadır bu haftasonu bir kek yapayım diyorum, ulan bildiğimiz kek, dr.oetker karışımını alcam süt yumurta koycam bitcek ama üşendiğimden yapamıyorum!

26 Ekim 2015 Pazartesi

düdük 2 yaşında!

Allah'ım daha ben elimde test şaşkın şaşkın baktığım sabahı hatırlıyorum, ne ara iki oldu bu çocuk?!

çok şükür sağlıkla büyüyor benim küçük adamım..

konuşma yok hala, taklit etmeye çalışıyor ama doğaçlama yaptığında pek anlamıyoruz ne dediğini :) boyu 93 cm olmuş, kilosu 15.300..kocaman bir çocuk oldu sanki..çok şükür bin şükür..

doğumgününü dışarda yaptık arinço'nun..ama adam kafenin kapısından girmedi, bütüüün gün dışarda dolaştı! o yüzden yine düzgün fotoğraflar yok..kısmet napalım..

çok kalabalıktı, ne çok seveni varmış yer cücesinin meğer..çok şükür :)

anlatacak pek bir şey yok..büyüyor..büyüdükçe ballanıyor..biz de büyüyoruz onunla..bakın iki olduk bile!

Allah uzun, sağlıklı, mutlu bir ömür versin oğluma..hayatta herşey gönlünce olsun..

arin, çok seviyorum seni balböceğim! güzel yavrum, dünyammmmm!!!!!!!! iyi ki doğdun! iyi benim oğlum olarak doğdun! sen varsın ya, bu dünya o yüzden çook güzel, bu dünya o yüzden cennet! ömrüm benim, küçük sevgilim! beraber uzun yıllarımız olsun ve ben hep sana olan aşkımdan, sevgimden kafayı yiyeyim yıllarca! :) canımsın benim, canımın taaa içisin, canımın ta kendisisin! çok çok çooook seviyorum seni!!!!
 

2 Ekim 2015 Cuma

emzirme haftası şenliklerle kutlanıyor!

yine bir emzirme haftasına geldik bilogcan. tüm yurtta ve dış temsilciliklerde anneler arasında şenliklerle kutlanıyor. beni pek ırgalamıyor artık zira emzirme defterini kapatmış bir anneyim.

farkındalık oluşması açısından böyle bir haftanın varlığı tabii ki güzel, gerçi herşeyin bir haftası var emzirmenin neden olmasın değil mi ama?!

yalnız haftayı kutlama biçimleri şahane!

gazete bir takım manken ve sosyetik ablaların fotoğraflarını gördüm, "onlar emzirdi siz de emzirin" diye de başlık atmışlar.

ne demek istemişler olabilir?

"bak, onların kocaları zengin, etrafları dolgun hatlı kadınlarla dolu ve onlar memelerinin göbeklerine kadar sarkma ihtimali olmasına rağmen yine de emzirdi, büyük risk! sen kim oluyorsun da orta direk halinle emzirmiyorsun?" mu demek istediler?

"bak, cumhuriyet tarihi boyunca alanında çok başarılı bir çok kadın var ama sen tuttun onlar yerine bu ablaları kendine rol model seçtin, bak onlar emzirmiş emzirmemek senin ne haddine?!" mi demek istediler?

"bak, bunların 7/24 yardımcıları var, çocuklarının boklu bezini bile çöpe kendileri atmıyorlar, doğumdan sonra da zaten bir anda aldıkları 45 kiloyu verebildiler yani insan değiller sen bu fani halinle onlar emzirirken emzirmemekten utanmıyor musun?" mu demek istediler?

ne salak bir reklam!

bir de meşhur soşıl selebriti annelerin etkinliği var. emzirme haftasını mama firmasının davetiyle kutladılar!

hoop gitti kafa!

mama firması lan! adamlar emzirme diye gözünün içine bakıyorlar sen onlarla bu haftayı kutluyorsun. valla kimin aklına geldiyse bu organizasyon tebrik ediyorum. :)

emzirmenin ilahlaştırılmasına karşıyım. bir tercihtir emzirme, bazen zorunlu bazen de keyfi ve kimse kimseyi emzirmediği ya da çok uzun emzirdiği için suçlayamaz. kimse kimsenin anneliğini bununla yargılayamaz.

şu an hamile olan ve bu konuda endişeleri olan kişilere tek diyeceğim;

arkadaşım sen şu an insan yapıyorsun. farkında mısın? dünyanın en güzel insanı içinde gün be gün büyüyor. varlığını öğrendiğin andan itibaren deli gibi fedakarlık yapmaya başladın zaten. en basiti miden senin sandığın yerde değil, iç organlarının yerinin değişmesini göze aldın karnında ona yer açmak için! emzirmek mi seni anne yapacak sanıyorsun? o senin rahmine tutunduğundan beri annesin sen. boşver süt gelir mi gelmez mi, dünyanın sonu değil. gelirse emzirirsin, gelirse ve emzirmek istemezsen de emzirmezsin, kimsenin buna karışmaya hakkı yok! kendi vücudunda bir insan büyütüyor olman zaten mucizenin ta kendisi. öperim göbeğinden!

29 Eylül 2015 Salı

büyüyor..

açtım yeni yayını öyle boş boş bakıyorum..yazacak hem çok şey var gibi hem de hiç bişi yok gibi..

arin kreşe yarım gün gitmeye başladı. sabah 8e doğru bırakıyorum öğlen 1de ananesi ya da babannesi alıyor. zor alıştı aslında ama alıştı gibi. sanırım alma saatine doğru uykusu geliyor, biraz huysuzlaşıyormuş. ama evdeyken bir buçuk ikiden önce uyumuyor. yoruluyor herhalde. bir ara yemek yemiyor diye bence şikayet, kreş dilinde ise geribildirim geldi. en sonunda aradım kreşi, dedim "yemiyorsa zorlamayın, tutup da size benim çocuğumu aç bıraktınız diye çemkirecek değilim." ama konuşmanın devamında öğrendim ki 8.30 gibi kahvaltı ediyorlarmış ve kahvaltısını çook güzel yapıyormuş, bir saat sonra falan da süt istiyormuş bir de süt içiyormuş üstüne. e dedim bu durumda 12 -12.30da yemek yemek istememesi normal, arin evdeyken de öğle yemeğini atlayabiliyor, uyku sonrasına kalabiliyor..neyse anlaştık çok şükür!

bunların dışında bir değişiklikler var arin'de..bildiğin büyüdü bilogcan! avanak avni gibi konuşuyor hala..al şunu, ver şunu, al anne, şu şu şuu en çok kullandığı kelimeler. sevgi böceği resmen. üzerimize atlıyor, bizimle boğuşmak istiyor. bizim yatağa tırmanıp iki seksen yatıyor ki boğuşalım onunla :) koltuğa çıkıyor ve arkasına atlıyor, ki bu hiiiiç keyifli değil, kıracak kafasını! mama sandalyesine oturmak istemiyor, normal sandalyeye oturmak istiyor. yemeğini kendi yemek istiyor ama önce yemeğini çatala takıyor, sonra çataldakini eline alıp ağzına atıyor :) sandalyeyi konsolun önüne çekip önce sandalyeye sonra da konsola tırmanıyor (sebep sonuç ilişkisi on numero!)

çok hareketli. ciddi çok hareketli! koltuk tepelerinde geziyor. tam bir erkek çocuğu işte. bir de eskiden yemesi için eline bir şey verdiğimde dolaşarak yerdi, şimdi oturuyor bir yere öyle yiyor. tost çok seviyor. tezgahtan kurabiye kavanozunu kendi alıyor, kapağını açıp tezgaha bırakıyor ve gidip salonda kavanozdan kurabiye yiyor :) ay bir dondurma yiyişi var, bittikten sonra suratını şöyle bir yalasan sen de yemiş olursun bilogcan! :) çok pis yemek yiyor ama çok eğleniyor :)

bir de, yürürken elimizi tutuyor!

8 Eylül 2015 Salı

7 hazirandan beri her gün şehit haberi geliyor..bir şehit iki şehit beş şehit..16 şehit..oysa 1 de çok büyük bir sayı, söz konusu insan hayatı olunca....

arin benim oğlum..canım kanım ömrüm dünyam herşeyim..vatanım..vermem oğlumu size! vermem!! elimden gelse bu memleketin hiç bir evladını vermem size! bu savaş bizim değil! bu savaş haksız! bu savaş namussuz! bu savaş bir insanın hırsına hizmet ediyor!

başlarım hırsınıza, sarayınıza, dört yüzünüze, koltuğunuza! alın be hepsi sizin olsun! hiç biri bu vatanın tek bir evladından kıymetli değil!

çekin ellerinizi evlatlarımızın üzerinden!

26 Ağustos 2015 Çarşamba

nasıl zayıflayamadım?

nasıl zayıfladım başlıkları deli gibi ilgi çekiyor..hele bir de doğum sonrası zayıflamaysa söz konusu olan of of off diyorum..

bu yazılarda tespitlerim şu şekilde..aslında tek bir tespitim var: doğum öncesinde zayıf bir insansanız doğurduktan sonra da zayıflıyorsunuz!

amaa benim gibi kilolu hamile kalmışsanız geçmiş ola! o_O

şimdi burada tabii ki de şu kadar kilo hamile kaldım, şu kadar kilo doğurdum şimdi de şu kadar kiloyum yazmicam! şu an kilomu sadece ben biliyorum ve inan bilogcan merak edilecek bir tarafı yok, çok sevimsiz..

dediğim gibi ben zaten kilolu hamile kaldım..üzerine de kilo aldım dolayısıyla..en son doktorda tartıldığımdan beş gün sonra doğum yaptım..hani doğum yapınca bebekti, suyuydu, ödemdi falan derken insanlar 7-8 kilo veriyorlarmış ya, yalan! eve gelir gelmez ilk iş tartıya çıktım ve sadece 4 kilo eksilmiştim..zaten arin 4 kilo doğmuştu! kesin içimde suyunu muyunu unuttular!!

ilk iki- üç hafta artık epiduralden mi yoksa uykusuzluktan mı yoksa şuursuzluktan mı bilmem bir iştahsızlık geldi bana..kaç kilo verdim ya da verdim mi hatırlamıyorum ama göbeğim falan gayet düz görünüyordu, doğum öncesi kıyafetlerime girebiliyordum..sadece iğrenç sarkık ve çatlak bir göbeğim vardı..sonra yavaş yavaş 8 kilo daha verdim..sonra yine aldım 3-5 bişiler, yine verdim..emziriyordum ve deli gibi açtım!

şu anki durum şu: arin'e hamile kaldığım kilodan 1 kilo fazlayım..yani artık "doğurdum ulen ben" bahanem yok, mis gibi kendi kilolarımla, yağlarımla başbaşayım!

yani diyorum ki, doğum kiloları gidiyor, eninde sonunda gidiyor..o yüzden hamilelikten önce zayıfsan doğumdan sonra da zayıf oluyorsun..artık çocuktan sonra kilo aldım diyenlere inanmıyorum..sarktım de, çatladım de, yaşlandım de ama kilo aldım deme, çünkü gidiyo anacım o kilolar..

şu an 20 kilo fazlam var..insanlara göre 10 kilo..koccaya göre 20-25 kilo..bana göre doğum kiloma geri dönsem keşke!

emzirme bitti, en büyük bahanem de elimden alındı böylece..zaman diyet zamanı..tabii ki her gün diyete başlıyorum ama öğlene doğru yalan oluyor benim diyetler..bi kere abur cubur seviyorum ve light kola bağımlısıyım..bir kaç ciddi diyet denemem de oldu, abur cubur yemedim, karbonhidrat yemedim, gazlı içecek içmedim vs. ve yine de belirgin bir kilo eksilmesi olmadı..tiroid problemim de var..o nedenle hazır emzirme de bitti en kısa sürede doktora tahlile gideceğim, bakalım belki var bişi kilo vermemi engelliyor..ama yoksa son bahanem de elimden alınacak demektir!

yazının başlığındaki sorunun cevabına gelirsek..cevap basit: homini gırtlak, pufidi kandil, tumba yatak!

14 Ağustos 2015 Cuma

keşke..belki..

hani çocuk yetiştirme ile ilgili her şey neden annelerden soruluyor babalar da işin içinde olmalı falan diyorlar ya, haklılar..

ama ilk cümle bu olunca ben anlatmak istediğim şeye başlayamıyorum ki!

babaların işin içinde olması gerektiği bizim nesil annelerin ortaya çıkardığı bir mevzu..bizim bir - iki nesil üstümüzde çocuk yetiştirme ve baba kelimeleri bir araya gelmiyor..

bence eskiden kadınlar ev işlerine, temizliğe, yemeğe, evin erine ve onun ailesine hizmete falan bu kadar gömülmeselermiş şimdi çok daha iyi bir insanlık olurmuş..keşke geçmişte de kadınlar çocuktan sonra aslında en önemli işlerinin "çocuk" olduğunu kabul etselermiş..keşke erkekler kadınların üstlerine bin tane iş yüklemeselermiş..keşke bizim nesil de bu anlayışın az da olsa kırıntılarıyla büyümemiş olsaymış ve böyle arada kalmasaymış..

keşke keşke keşkeeee......

ama artık çevremdeki yeni annelere bakıyorum da akıllandık sanki..evet hala kendimizi paralıyoruz çocuğu, kocayı ve evi idare edelim diye..ama bir farkındalığımız da var artık..babadan yardım istemeyi öğrendik mesela..hayatın müşterek olduğunu kabul ettirdik er kişilere..

bazen etraftaki kötü insanlara bakıyorum..kötülük yapanlara, zarar verenlere..ve gerçekten acaba bizim bir - iki nesil öncemiz olan annelere çocuk dışında bu kadar çok sorumluluk yüklenmeseydi, rahat rahat çocuklarını yetiştirselerdi, çocuklarının sorunlarını fark edecek vakitleri ve ilgileri olsaydı, akşama ne yemek pişiricem derdinden çok "ne oyun oynasak?" diye düşünselerdi, çocuk ne anlar demeyip onunla sohbet etmeyi deneselerdi, temizlik temizlik temizlik diye yırtınmayıp biraz da kirletmeye tahammülleri olsaydı.. yani adam gibi, kesintiye uğramadan, kafalarına başka sorumluluklar dan dan vurulmadan çocuklarıyla ilgilenselerdi daha mı iyi olurdu şimdi insanlar? daha mutlu, huzurlu, problemsiz, vicdanlı bir nesil yetiştirebilirler miydi acaba?

hani diyorlar ya "ben olamadım oğlum/kızım olsun" ya da "ben yapamadım oğlum/kızım yapsın"; keşke yapsaymışsınız, olsaymışsınız ya..belki o zaman gereksiz ana baba hırsları olmadan büyütecektiniz çocuğunuzu..belki insanlık düzelecekti..

üf sıkıldım keşke ve belkilerden..

bizim çocuklarımıza "keşke" ve "belki"siz bir dünya bırakmak çok zor..aldığımız miras belli..

biraz umutsuz gibi oldu son cümle ama aslında umutsuz değilim..sadece sinir oluyorum toplumun saçma kurallarının ve rolllerinin bu kadar çok insanı etkilemesine..

zaten tam toparlayamadım da konuyu ama sen beni anlamışsındır bilogcan..

10 Ağustos 2015 Pazartesi

çocukla tatil..çocuksuz tatil..

Allah'ım hepi topu 10 gün tatile gittim ve hem çocuklu hem çocuksuz hem de ebeveynli tatili tecrübe ettim..dar alanda paslaşan özel sektör çalışanı dramıdır bu!

tatilde bodrum'a annemle babamın yanına gittik..klasik ev tatiliydi..ya ben hep çocuklu ailelerden ev tatilinin ennnnn güzeli olduğunu duyardım, nasıl yalanmış be! bari tatildeyken ne yicek diye düşünmesem dedim mesela, gözümün önünden açık büfeler geçti.. ondan sonra sabahın 7sinde kalkan oğlumu denize götürebilmek için araba süren birisinin uyanmasını, ayılmasını ve kahvaltısını beklemeyeyim istedim, ah havuz olaydı dedim.. ne bileyim ya akşam yorgunluktan mayışıp evde takılacağımıza restorana inme bahanesiyle süslenip püsleneyim istedim..seneye herşey dahil bir otele gircem ve bir hafta önce de kimse beni çıkaramaz! o_O

çocuklu tatil nasıldı peki? yeaanii.....ege denizi önünde uzanmışken, masada patates kızartması ve muhtelif içecekler dururken, gölgede hafif bir meltem eserken sen 40 derece güneş altında, her bir yerinden ter atarak, toz toprak içinde otoparkta arabaları incelemek isteyen çocuğunun peşinde koşmak istersen çok güzel..ya da tekneden kendini çivileme atlamak suretiyle buz gibi turkuaz ege sularına atmışken çocuğunun "annem yok" ağlaması nedeniyle aynı hızla sudan çıkmak istersen tadından yenmez..ya da denizden dönüşte mayışmış oturmak isterken çocuğunla birlikte bahçe kapısını açıp kapatmak istersen, verandanın merdivenlerinden in çık yapmak istersen enfes.. :)

daha birçok örneğimiz var böyle..merhaba terrıbıl tu! :) arin denize girmek istemedi çünkü deniz gerçekten soğuktu..bir tek son gün girdi ve çıkmamacasına girdi! eşşek kafalı oğlum benim :)

çok şikayet eder gibi oldu bu yazı ama çook da güzeldi be bilogcan..bi kere özgürdü..kocaman bir bahçe içinde annemlerin evi..dilediği gibi dolandı orada..bir iki peşinden koşmayı sorun etmeyeyim artık ben de :) yeme içme konularında hiç sorun çıkarmadı..bizi tek zorlayan (ya da beni) arin'in araba merakı oldu..sürekli gittiğimiz yerlerde otoparka kaçtı..arabaları incelemek istedi.."şumayer" olmasını bekliyoruz ailecek ne diyeyim! ^.^

peki ya çocuksuz tatil? arin'i iki gece anane dedeye emanet edip koccayla muğla dalyan'a kaçtık..cennete..bir de kendimizi göcek sularına attık..denize girdiğim her koyda arin de burada yüzseydi dedim, umarım onunla da gideriz..pek çocuksuz değildik aslında, dilimizde hep arin vardı..zaten ikinci günün sabahı kahvaltıdan hemen sonra ayaklarımız mabadımıza vura vura bastık bodrum'a geri..nasıl özlemişiiiiiz.....

anlatacak romantik hikaylerim falan yok valla..koccayla başbaşa kalmayı çok özlemişim..ama aynı zamanda uyku ve televizyonu da özlemişiz! evet amaçsızca tv izledik! ve uyuduk!

ay bi de çılgın bodrum biiiiçlerinde elinde kova kürek yanında çocuk olmadan kumdan kale yapmaya çalışan dana kadar kadın bendim!


28 Temmuz 2015 Salı

bir devri kapattık..

arin'i 18. ayından beri memeden kesmeye çalışıyordum..önce dışarda emzirmeme kararı aldım..ancak evde, arabada, avmde akla hayale gelecek ve gelmeyecek her yerde emzirmeye devam ettim!

bir iki kere reddedeyim dedim..arin ağlaklaştı vazgeçtim..

bu arada sütte de bir azalma falan yoktu..bu sefer de "acaba çocuğun hakkını mı alıyorum?" diye vicdan yaptım..

olmadı neticede..

bi sürü öneri aldım insanlardan..sabırtaşı, sirke, salça, ayrı bir kaç gün vs..

memeye bir şey sürüp tiksindirme seçeneğini direkt elemiştim..çünkü üzerime çay dökmüştüm aylar önce ve göğsüm yanmıştı ve o iğrenç yaralı haline aldırmadan arin emmeye devam etmişti..yani adam tiksinmiyordu..

sabırtaşı içinse ne zaman niyetlensem boşveriyordum..

bir de arin emerek uyuyordu..ya uyumazsa korkusu da vardı tabii..

tatildeyken arin'i 2 gece ananesi ve dedesine emanet ettim koccayla başbaşa kalmak için kaçtık..yanımda sağma makinası falan da yoktu ve ben nedense arin emmezse süt de olmaz düşüncesindeydim..yanılmışım! iki gün mutant şeklinde gezdim..o sıcakta kendimi adaçayına vurdum, biraz rahatlattı..

neticede arin 2 tam gün hiç emmemiş olmuştu..dönünce bitirelim bu işi becerebilirsek dedik..

2 günün sonunda arin ile kavuştuğumuzda ilk iş emmek istedi..vermedim..azıcık mızırdandı ama çok da ısrar etmedi..2-3 kere daha denedi hemen biberonuna süt koyduk "aa büyüdü artık benim oğlum biberondan süt içiyoo" diye tezahüratlar eşliğinde içirdik..ertesi gün bir kere teşebbüs etti yok deyince döndü gitti..ama bu aralar ben hep yakası daha kapalı tişörtler falan giydim..

sonraki gün istemedi..ben de tamam bu iş oldu diyerek özlemini çektiğim rakı masasına oturdum! :) yalnız rakı süt yapıyormuş, kesin bilgi! o_O

bu süreçte arin'i öğlen ve akşam uykusuna annem yatırdı..uyurken emmek istebilir diye riske atmak istemedik süreci..bir haftaya falan olmuştu ve arin'i gece uykusuna ben yatırdım..aman Allah'ım nası güzeldi! koala gibi sarılmalar, kucağıma tırmanmalar, dizime yatmalar....mest oldum!

istanbul'a dönünce arin'i sürekli emzirdiğim koltuğa oturduğumda geldi yanaştı yine..ama emme refleksiyle yanaşmadı..tişörtümü çekti ve baktı, sonra da kapattı..sanırım yerinde olup olmadıklarına baktı ve kendince vedalaştı :)

şu an uykuyla ilgili tek sorunumuz arin uyuyana kadar benim de onun yatağına girmek zorunda olmam..tensel temas istiyor sanırım..ama o kadar tatlı sarılıyor ki, mırıl mırıl bişiler anlatıyor ki o yüzden hiiiç şikayetçi olamıyorum bu konuda :) sanırım biraz daha büyüyünce kendi kendine de uyumaya başlar..acelemiz yok..

bir hafta gerginlik yaşadım..sonra yavaş yavaş azaldı sanırım süt ama hala bitmedi..internette yazdığına göre bir seneyi de bulabilirmiş..olsun gerginliği gitti ya buna da şükür..

arin hep emmek istediğinde kucağıma gelirdi, veya ben kucağıma aldığımda hep emmek isterdi..şimdi kendiliğinden geliyor, sarılıyor, öpüyor....çok farklı bir sevgi tezahürü var bana karşı artık.. :)

çok duygusala bağlamadım ama hakikaten koca çocuk olmuş gibi geliyor..hele babası bir de saçlarını kestirdi, bebek saçları da gidince biraz fena oldum ama sağlıklı ya büyüyo ya, çok şükür!

düşündüğümden kolay ve acısız oldu..bir devir kapandı arinço ile..daha güzel oldu böyle bilogcan :)

ay bi de geçen gün başım çok ağrıdı..benim başım ara ara çok ağrır ve benim üstesinden gelemediğim tek ağrı başağrısıdır, öyle ki bugün başım çok ağrıyor deyip de günlük işlerine devam edenlere şaşırırım falan..ilaç içtim ağrının geçmesi için..valla çok büyük nimetmiş! :)

3 Temmuz 2015 Cuma

aklıma takıldı, neden doktoru aramak yerine haldır haldır internetten medet umuyoruz ki?

bazı anne çocuk portallarında ya da takipçisi fazla bloggerların sosyal medya hesaplarında sorular soranlar oluyor..

mesela,

bilmem nerede çocukla tatil yapan var mı?
bilmem ne okulu nasıl?
bilmem ne kadar aylık bebeğiniz neleri yapabiliyor?
bilmem ne kadar yaşında çocuğunuz hangi oyuncaklarla oynuyor?
x marka puset mi iyi yoksa y marka puset mi?

ve benzeri sorular..tabii ki bu soruların hiç bir zararı yok..hatta cevaplara göre gayet bilgilendirici ve yol gösterici olabiliyorlar..sonuçta sizden önce veya sizinle aynı anda benzer yollardan geçmiş olanların tecrübeleri gayet önemlidir her zaman..

ama mesela aynı platformlarda şu sorular da oluyor:

bebeğim 5 gündür kabız ne yapayım?

doktoruna sorsana!

ateşli çocuğa aşı yapılır mı?

doktoruna sorsana!

eyvah bebeğim yataktan düştü, ne yapacağım?

doktorunu arasana hemen!

ve benzeri bir çok sağlıkla ilgili ve hayati olabilecek sorular..

çok ciddiyim, fena halde aklıma takılıyor; neden çocuklarının doktoruna sormuyorlar? neden internette medet umuyorlar? hiç mi korkmuyorlar yanlış bir tavsiye almaktan, yanlış bir şey yapmaktan?

peki ya cevap verenler..onlar hiç mi çekinmiyorlar yanlış yönlendirmekten?

bırak her çocuğu her insan farklı..senin basit bir karın ağrısı dediğin şey bir başkasını kıvrandırabilir..en basitinden şöyle düşün; doğum sancısını dahi her kadın farklı tanımlıyor, kimisi regl sancısı gibi derken kimisi sancıdan kendimi kaybettim diyor..

çocuklarda da bu böyle..senin bebeğin 5 gün kaka yapmaz ama bir ağrısı sızısı olmaz ve kayısıydı, zeytinyağıydı vesaire derken hoop yapıverir, geçer gider..ama başkasının bebeği 5 gün kakasını yapamaz, kayısı önerirsin alerjisi çıkar, zeytinyağı dersin midesi tolere etmez ya da böbrekleriyle ilgili ciddi bir sorun vardır hooop yanlış yönlendirmiş olursun 1-2 güne mutlaka yapar diyerek..

tecrübe tabii ki önemli bir şey..ama sağlık konusunda insanlara bu kadar güvenmemek lazım..herkes uzman herkes doktor resmen..bir zahmet alın çocuğunuzu doktora götürün ya da doktorunu arayıp bir danışın hiç olmazsa..6 sene boyunca hastalarım bana değil başkalarına sorup dertlerine derman bulsunlar diye okumadı o insanlar..

29 Haziran 2015 Pazartesi

yeni annelere öneriler

pişşşt sen yeni yepyeni hatta yepisyeni anne! bak bi! at o mahmurluğu üzerinden uyumanın sırası diil! yapacak çok işin var! hadi bakalım başlıyoruz!

ilk olarak kendine bir instagram (ig olarak geçecek bundan sonra) hesabı al şekerim..öyle ad soyad falan olmayacak ama kullanıcı adın..zıttırıpotunannesi olacak mesela..ya da zıttırıpotanne..ismi aldınsa başlıyoruz..

yavrunun farklı açılardan birçok fotoğrafını çekerek işe başlayacaksın..mesela sadece oyun halısı üzerinde debelenen bir bebenin ne kadar farklı fotoğrafı olabilir ki diye düşünmeyeceksin! 123154864212 tane farklı fotoğrafını çekip bunların 15456412 tanesini instagrama yükleyeceksin..sonra altına hashtagleri yapıştıracaksın..öyle bir iki tane diil ama onlarca olacak..sonra da daha önceki yazılarımdan birinde bahsettiğim (ara bul o yazıyı) instagram anneleri gruplarından birini gözüne kestirip fütursuzca onların fotoğraflarına yorumları yapıştıracaksın..dön şimdi anasayfana bak, takipçi sayın yükselmeye başladı değil mi? (alkış yapan emojilerden bir demet o zaman!)

buraya kadar bütün dediklerimi yaptıysan artık ellerini ovuşturarak firmaların ve ig meşhuru annelerin sana ulaşmasını beklemeye başlayabilirsin..

event davetleri gelmeye başladı mı? şahane! artık süper bir anne olma yönünde sağlam adımlarla ilerliyorsun demektir! hele bir de fotoğrafının altında reklamlar ve tartışmalar belirmeye başladıysa tamamdır diyebiliriz! (alkış yapan emoji tekrar!)

şimdi yavrum bütün olay ecnebilerin deyişiyle "to see and to be seen" yani "görmek ve görülmek" motto bu! çağırıldığın bütün eventlere sana ve bebene uygun olup olmadığına bakmadan katılacaksın! hediyeleri kapacaksın, ah ne güzel sosyalleştim diyeceksin ve bol hashtaglerle reklamını yapacaksın!

bebenin eli ağzına gidiyorsa ve salyalar akıyorsa diş geliyor demektir! tatataaam sponsor yarışları başlasın!! hedefimiz diş buğdayı!! ileri! hemen hazırlıklara başlayacaksın..diş şeklinde pasta, diş şeklinde kurabiye, hediye olarak diş fırçası, çokca süs, event organizatörü tamamdır! hepsi hazırsa parti başlasın! diş çıkmış olabilir de olmayabilir de! olsun sen yap partini! bu gözler diş çıkmadan dişbuğdayı yapanları da gördü, kimse garipsemez merak etme!

dişbuğrayından sonra bebenin doğumgününe kadar organize edilecek bir davet yok..ama sen bu arada boş durmaycan tabii..her gün bebenin 156461325 tane fotoğrafını yayınlayıp altına "öyle kitaplarla olmuyor, her bebek farklı" temalı "ah ben ne rahat anneyim" subliminal mesajlı yazılar yazacaksın..bu arada bebe hala diş ağrısı çektiği için kehribar kolyeli bir fotosu muhakkak olmalı, olmayanı çok pis kınıyolarmış diyollaa!

vee ek gıda zamanı geldi çattı! mini mini doğranmış sebzeleri belli bir nizamda yerleştirdiğin bir fotoğraf şart şekerim! "ek gıda maceramız başladı..vatana millete hayırlı olsun! önce üçer gün deniyoruz ki alerji varsa tespit edelim!" yazacaksın resmin altına..bak hashtagin de şu olacak: #zıttırıpotunekgidagunlugu #zıttırıpotneyedi

ah bu arada unutmadan çay/çorba/kahve fotoğrafı koy arada..bebem uyudu bakalım ben çayımı/çorbamı/kahvemi içemeden uyanacak mı falan yaz altına da..millet seni bebesiyle kafasını bozmuş sanmasın!

bu arada erkekler için pek giysi seçeneği yok maalesef ama eğer beben kızsa çeşit çeşit giydirip #zıttırıpotbugünnegiydi hashtagi ile paylaşabilirsin..

işte böyle böyle büyük güne geldik! bebe altıncı ayından saniye aldığı an doğumgünü hazırlıkları başlasın! önce tema seçeceksin..sonra da doğumgününe sayılı (!) gün kaldığını yedi düvele duyuracaksın ki sponsorlar gelsin yavrucum..hazırlıkları paylaşacaksın ama çok da ser verip sır vermeyeceksin ki süprizi kaçmasın..evet farkındayım senin beben de ig'deki diğer bebelerle hemen hemen aynı temalarda ve renklerde partiye sahip olacak ama olsun bebe farklı hiç olmazsa..

parti günü geldi! şükürler olsun! önce bebenin doğduğu güne ait bir fotoğraf paylaşacaksın ve #zıttırıpot1yaşında ya da #zıttırıpotun1yaşıvar hashtagini yapıştıracaksın..sonra bir iki tane pasta patlatmaca fotoğrafı ekleyeceksin..aman ha partinin fotoğraflarını ekleme..onları "repost" yapacaksın..ne kadar çok repost o kadar çok kalabalık geldi demek..fotoğrafları parti bitip gece olduğunda göndermeye başlayacaksın ama öyle hepsini değil! sakın ha! parça parça göndereceksin ve takribi 3 ay sürecek..

buraya kadarını bir yap bakalım..aklına takılan olursa yardımcı olurum şekerim..güle güle büyüt, o bir bebek unutma..öyle eventten evente koşacam, ig selebritisi yapacak diye yorma çocuğu..

işbu yazının gerçek kişi ve kurumlarla tabii ki ilgisi var, bende bu kadar hayalgücü nerrdeeeee.......

26 Haziran 2015 Cuma

the kreş!

yahu bu kreşte napıyolar? ciddiyim! çocuklara orada bişi yapıyolar! böyle sihirli, muskalı falan bişi herhalde! ne ki ya?!

şimdi arinço günde iki saat oyun grubu adı altında kreşe gidiyor..kreşten eve bazen yaptığı resimleri falan gönderiyolar..bi heves ben de yaptırayım diyorum yok abicim adam oturmuyo kutsal kasesinin üzerine iki dakika! acaba örtmenhaanım mı yapıyo o resimleri, sonra da üzerine arin yazıp bizi mi yiyiyo?!

geçen akşam sofradayken bizimki aşka geldi..kaldırdı elini kıvırmaya başladı..koccayla napıyo layyn bu diye bakakaldık ama gülmekten de yarıldık! çok çok çok şekerdi..ertesi gün babanesi kreşe bırakırken sormuş..dans ediyolarmış, onun hareketeymiş! lanoolum ben sen doğduğundan beri açıyorum müziği olmadı söylüyorum hadi dans edelim diye seni taciz ediyorum ama sen ancak bana "napıyo ya bu kadın?!" diye bakıyosun, öğretmeninin ne özelliği var ya? niye onunla şahane dans figürleri paylaşıyosun da bana anca kinayeli bakışlar atıyosun?!

bu aralar iki yaş canavarlığı nedeniyle istediği herşeyi bağırarak, ağlayarak olmadı mızırdanarak yaptırmaya çalışıyor beyfendi..dedik bunu da soralım okula..sormaz olaydık! öğretmenine hiç yapmıyormuş böyle şeyler..öğretmeni de bişey için tutturduğunda dikkatini dağıtın başka bişiye yönlendirin demiş..yahu ben de aynı şeyi yapıyorum! hemen başka bişiye dikkatini çekmeye çalışıyorum..ama yok adam takmıyo!

ya yok ya kesin başka bi formülleri var ama meslek sırrı falan diye bizimle paylaşmıyorlar! kesin ya kesin!! başka açıklaması yok!


adeta bir monet eseri!

17 Haziran 2015 Çarşamba

aa manyak!

sıpazorotti oğlum iki yaş sendromuna balıklama atladı! "senin iki yaş sendromun varsa benim 32 yaş sendromum var! sen arin kızılkansın kendine gel!" tehditlerim bi boka yaramıyor..pıfss..

geçen gün iki dakika bi pastanede yalnız kaldık..koccayı bekliyoruz..hangi akla hizmetse pastanenin kıç kadar bahçesine bir de süs havuzu yapmışlar..süs havuzu ama aslında mahallenin kedileri köpekleri için yalak..arin suyu gördümü oynamaya başlar..bununla da oynadı..başta çok ses etmedim ama adam abarttı oyunu tabii..klasik dikkatini başka yöne çekme, zararlı pastane ürünleri ile rüşvet verme, kucakta dolaştırma, halkın ortasında dans etme ve benzeri bir sürü deli saçması yöntemle havuzdan uzaklaştırmaya çalıştım ama nafile! üstü başı sırılsıklam! bi bağırış çığırış koptu tabii..pastanede ince sigarasını tüttürmekle meşgul olan yurdum kokoş teyzesi " aaaa niye ağlıyo bu kadar? bişeyi mi var?" diye soracak oldu.."yok" dedim "evde tembihliyorum sokakta bu şekilde takılıyor, tarzı bu!" kadın bana "aa manyak!" dercesine baktı ve kalktı..

oradan arinço'nun kreşindeki resim sergisine gidecektik, koccayla da orada buluşacaktık..güç bela pastane sahibi teyzenin üç çocuk büyütmüş engin tecrübelerinden de faydalanarak havuzdan uzaklaştık ve nihayet pastaneyi terk edebildik! yolda arin'i arada bir götürdüğümüz sakin bir park var, oraya uğradık ki ben çoğcumun sırılsıklam üstünü başını değiştirebileyim..park bomboştu tabii sabah sabah..ben tam oğlanın bodysini çıkardım parka 3-4 yaşlarında bi kız ve ananesi ya da babanesi olduğunu tahmin ettiğim bi kadın geldi..kız arin'i öyle cıbıldak görünce "niye çıplak? hani insanların arasında soyunulmazdı? ama üstünde hiçbir şey yok ki?" gibi sorularla ananesini/babanesi darladı, ananesi/babanesi de gözleriyle beni kınadı! kıza döndüm "üstü ıslandı ondan burada tişörtünü değiştirmek zorunda kaldık, yoksa elbette ki toplum içinde çıplak gezilmez, haklısın tatlım" dedim..içimdense "sanane len eşşek sıpası! yiğidin malı meydandadır mantığıyla büyütüyom ben çoğcumu! salıncağa falan binsene sen! utanmıyor musun eşşek kadar kadının eşşek kadar oğlunu eleştirmeye!" dedim..neyse kıza uyumlu yaklaşınca ananesinden/babanesinden aferin poyintlerini topladım çok şükür! ama sanırım asıl demek istediklerim bir miktar yüzüme yansımış olacak ki kadın bana "aa manyak!" dercesine baktı..

bu teribıl tu denilen meret çok fenaymış! yanımda yöremde sürekli itfaiye sireni gibi bi ses çıkaran arin var artık! iiiiyuuuuuuuvvvv!!!!!! sabahları işe gidişimi diil bütün apartman bence bütün site duyuyor!

uzmanlar bu dönemde siz de çocuğunuzla inatlaşmayın diyolar..zaten hiç bir zaman inadım inat dötüm iki kanat bi tip olmadım..ben genelde koy gözüne rahvan gitsincilerdenim ama etraftan gelen o bakışlar, o imalar, o laflar o kadar zorluyor ki beni hanfendi çizgimden çıkmaya! resmen dilim başka içim başka konuşuyo! ve bunu suratımdan anlayanların yüzünden "aa manyak!" ifadesi net okunuyor!

yazık yeaa bize koca kadın olduk küçücük bebenin elinde oyuncağız resmen..çok zor çoook.. ^.^

ama bi gülüyoooo...adasdafafasfghh.....

8 Haziran 2015 Pazartesi

değişim başladı mı gerçekten?

ilkokulda yaşlarında falandım..artık o zamanki adı refah partisi miydi neydi işte malum zihniyet güzel bir oy oranı yakalamıştı seçimlerde..anneme ne zaman çarşaf giyeceğimizi sormuştum..o işler o kadar kolay değil demişti..takribi bir 20-25 senedir aynı korkuyla yaşıyoruz aslında biz bu ülkenin kadınları olarak, yediden yetmişe..haklarımızın hiç olacağı korkusu..bunu başka bir ülkenin kadınlarına anlatabilir miyiz bilmiyorum..

dün bir seçim oldu oğlum..sen doğduğundan beri üçüncü kez oy kullanmaya gittik..20 ayda üç seçim..ileri demokrasi bu mu, hani hep anlattıkları?

bu sefer sonuçlara çok da küfretmedim..dikta yıkıldı diyorlar ama ben daha da güçlenerek gelmesinden korkmuyor diilim..diktanın yıkılması için meclise girmesi olmazsa olmaz olarak diretilen parti de içime sinmiyor..

neyse siyasi analizler yapmayacağım..zaten herkes yapıyor bu aralar..sen daha bilmiyorsun arincim ama bu ülkede herkes siyaset bilimci, herkes ekonomist, herkes komplo teorisyeni! ben eksik kalayım boşver!

dün sadece düşündüm ki sorun lider değil bu ülkede sorun halk..biz kendi küçük dünyamızda yaşarken, şehrin nispeten medeni semtlerinde otururken, gezerken ve sosyal hesaplarımızda kendi istediklerimizi takip ederken herkesi biz gibi sanıyoruz..ama öyle değil oğlum..inan bana öyle değil..seni doğduğundan beri en güzel yerlere götürüyoruz, gittiğimiz doktorun bile medeni bir hastanede olmasına dikkat ediyoruz..sen daha halkı görmedin aslında, dilencileri görmedin, menfaat uğruna eğilip bükülenlerle tanışmadın, onlardan olmadığın için kimse seni ötekileştirmedi..daha bilmiyorsun oğlum hiçbir şey..ve seni kendi mutlu medeni dünyamızda tuttuğumuz sürece sen yeni türkiyeyi de pek fazla bilmeden büyüyeceksin! iyilik mi yapıyoruz kötülük mü inan ben de bilmiyorum! ama seni her türlü kötülükten, en çok da insanlardan gelecek kötülüklerden korumak istiyorum!

neyse konu dağılıyor bebeğim..dikta sona erdi gibi görünüyor..yani bir yanımız sevinç..ama yine de ölümü gördük sıtmaya razı olduk demekten kendimi alamıyorum..

peki umut var mı?

sen varken umut olmaz mı oğlum! bizim umudumuz siyasetçiler değil yavrum, bizim umudumuz sizsiniz! her annenin umudu çocuğudur!

seni çok seviyorum güzel oğlum benim, umudum, dünyam, geleceğim..

27 Mayıs 2015 Çarşamba

tamam mı devam mı?

arinovskiyi 18. ay kontrolüne götürdüğümüzde 2 yaşına kadar emzirme yanlısı olan doktoru "artık karar senin" dedi..arin kilo ve boy olarak biraz önde gidiyor ve yarım saatlik muayene sırasında tam 4 (yazıyla dört!) kere memeye saldırdı, sanırım doktor halime acıdı?!

doktor ziyaretinden bir ya da iki hafta sonra psikolog ziyaretimiz oldu..yine bir saatlik görüşme sırasında arin memeye birkaç kez meyledince psikolog hanım da bıraktırsanız artık demeye başladı..

psikologdan bir hafta sonra psikiyatrist görüşmemiz oldu..o da bıraktırın dedi..

araya not gireyim bütün bu kafa doktorlarına gitme sebebimiz meme bırakma falan değil, başka sebepler..başka bir yazıda anlatılacak sebepler..

neyse..ne diyordum..

arinço tam bir meme bağımlısı..sıkılırsa, üzülürse, sevinirse, kafası atarsa, ben işten gelirsem, gece tesadüfen uyanırsa, uyumadan önce, kucağıma alırsam, canı isterse, aklına düşerse, tesadüfen çıplak görürse, dekolte verirsem gibi bilumum sebeplerle emer..bazen uzuuun uzuuun bazen de iki fırt bitti!

neticede memeden kesmeyi düşünür oldum..

önce dışarda emzirmeyi kestim..eh yani kestim mi desem? tamam geçen gün kahvaltı yaparken arabaya kaçıp emzirdim, ama çok mıyırdandı be bilogcan..bi de ev ortamındaysak da emzirdim, e ama çok istedi..

tamam kabul! dışarda emzirmeyi tam olarak kesemedim!

şu anki durumumuz hala arin her istediğinde hooop açıveriyorum..bi iki kere reddetmeyi denedim, eh işte bir olduysa iki olmadı, yemedi..

gideyim aktardan sabırtaşı alayım, kesin çözümmüş diyorum ama ayaklarım gitmiyor valla..

bıraktırayım artık, ben de sıkıldım diyorum, bir daha böyle bir an yaşayamayacağım ki ben diyorum..

hem geceleri emerek uykuya dalıyo arin, o iş noooolacak?!

off cinsim de iyi çıktı ha süt de geliyo!

hem ya bana eskisi gibi gelmezse..kucağıma falan tırmanmazsa? uzaklaşırsa benden?

ama memeyle arasındaki ilişki de pek bi gereksiz, pek bi laçka oldu ya....

of yani bilogcan..kafa bimilyon!

ya bi sabah uyansak ve arinço "yemişim ulan memeyi! emmicem işte arkadaşşııııım!" dese! olmaz mı?

15 Nisan 2015 Çarşamba

eşyalar bir bir evden çıkıyor..sen büyüyosun..

büyüdün be oğlum..çok şükür sağlıkla mutlulukla büyüyosun ama büyüyosun..zamana yetişememek ne fena bişimiş..

biliyor musun arin'cim küçülen bir sürüüüü kıyafetin var..bir kısmını senden sonra gelen bebeklere verdik..bir kısmını ise saklıyorum..kimselere vermeye kıyamıyorum..bende kalsın onlar istiyorum..hala bebek kokun var sanki o giysilerde..kimbilir belki ileride bi çocuğun olur o giyer..belki ona bile veremem, kıyamam..

ilk zamanlar seni emzirirken kollarımda tutamazdım..salondaki kırlentlerden destek alırdım..sonra emzirme yastığı kullanmaya başladım..çok uzun bir süre o yastıkla emzirdim seni..sonra da ortasına oturtmaya başladım seni ilk oturma alıştırmalarında düşmeyesin diye..o yastığı da verdik mesela..

kırmızı bir anakucağın vardı..içine ek bir aparat koymamıza rağmen kayboluyordun içinde..ayakların taşana kadar kullandık..şimdi o da başka bir bebekte..

bir de ev tipi anakucağın vardı..krem rengi..onun üzerinde yemek yedin, uyudun, bizi izledin, sesler çıkardın, bizimle konuştun, kahkahalar attın..o da başka bir bebekte artık..

doğduktan sonra üç ay kadar sepet beşikte uyudun bizim odamızda..o beşik de gitti annem..

sonra park yatağa geçtin..şimdi o yatak ananende..belki seyahatlerimizde kullanırız diyorduk ama o kadar hızlı büyüyosun ki artık sığmayacaksın ona..

ellerin hep ağzında diye sana bi sürü diş kaşıyıcısı almıştık..hepsi duruyo, kıyamıyorum kimselere vermeye..

emziklerin vardı..hiç bir zaman emzik düşkünü olmadın..onlar da duruyo oğlum..

hele ilk çorapların! eline bile geçmiyorlar artık biliyor musun? minyatür çoraplar..veremiyorum onları kimseye..

geçen gün dışarı çıkarken geçen yaz taktığın şapkaları denedim bebeğim..küçük geldiler..o güzel kafana geçmediler..hem biliyor musun annem, sen artık şapka takmayı da sevmiyorsun! oysa o kadar çok yakışıyor ki sana....

çok diil daha geçen sene meyve filen vardı..içine doldururduk meyveleri sömürerek yerdin..cam renden vardı, rendelerdik..artık adam gibi dilimlenmiş meyve yiyosun..

rengarenk oyun halın vardı..maymununu öttürürdün..o da başka bir bebekte..

bir sürü biberon, suluk aldık sana..ama sen hala ilk biberonlarından vazgeçemiyorsun..hala suyunu, sütünü onlarla içiyorsun..bak değişmeyen birşey var işte!

zaman geçiyor, sen büyüyorsun..bazı eşyaların evden bir bir çıkıyor..başka bebeklere gidiyor..ne mutlu!

zaman geçiyor ve birçok şey değişiyor oğlum..bir tek benim sana olan bu deli aşkım, sevgim, tutkum değişmiyor....

içime sokmak istiyorum çocuk seni! çok seviyorum seni çok!

3 Nisan 2015 Cuma

sistem eleştrisi!

ahahaha başlık çok havalı oldu ama konu aslında gıybet!

bildiğin dedikodu yapcam valla, tutmayın!

ben anne - bebek - çocuk bloglarını okumayı çok severim..ya da severdim diyelim..çünkü eskiden insanlar çocuklarıyla neler yaptıklarını veya çocuklarının sevimli, şapşal, yaramaz hallerini anlatırlardı..ve sonra bu işin de boku çıktı!

şimdi bu bloglara bakıyorum da ya didaktik, uzman görüşü yazıları ya da reklamlar!

ay vallahi sıkıldım!

mesela..

çocuğun yemek yemiyor..açıyorsun gugıla "çocuğum yemek yemiyor" yazıyorsun..sonsuz bilgi kaynakları arasında çook fazla blog sayfası da karşına geliyor..

yazılar aynen şu:

"oğluşum/kızçem önceden yemek konusunda çok sorun çıkarıyordu..neyse ki atlattık. :)  bakın uzmanlar bu konuda neler diyor: bıdıdbıdıdıdbıdıdıbıdıdı.....neticede zorlamayın, nasılsa yerler. sevgiler! :))))))"

ya arkadaşım..anlamadığım şey şu: sen çocuğun yemek yemiyorken hiç mi deli olmadın? aç bu çocuk diye hiç mi söylenmedin? direkt uzmanların dediklerini yaptın da mı yedi? yahu çocuğun yemek yesin diye neler yaptın onları anlatsana! mum ışığında sofra mı kurdun? çorbasından zeytinyağlısına eksiksiz mi hazırladın? "aaa garaja kuş girmiş" mi yaptın? "oooo hadi uçak geliyo" mu yaptın? ay naaptın anlatasana ya!? ben o uzman görüşünü bir çok forumda, portalda zaten bulurum..bana "gerçek" görüş lazım!

sonra..

bir de etkinlik zımbırtıları var..ay geçen hafta bütün ig ve bloglar vialand ile dolmuştu yahu! uzuuun bi süre vialand fotosu göresim yok, adını duyasın yok! ondan evvel de sinema etkinliği vardı..ya bi de hiç dikkat etmiyolar mı bu etkinlik bizim velede uygun mu diil mi diye? bütün olay görmek ve dahası görülmek mi?? yahu kırkı yeni çıkmış bebeğini o galaya götürmüş insan vardı ayol! bi de evde tv açmıyormuş da bu daha büyük ekranmış diye pek de zararı olmayacağını düşünmüş de getirmiş, zaten mızırdanır mızırdanmaz ussssuuuulca çıkmışlar! ya bu nası bir sosyalleşme hırsıdır arkadaş ya?! yahu ben 32 yaşımda halimde sinemaya gittiğimde keşke biraz sesi kıssalar diyorum, gözlerim, kulaklarım yoruluyor henüz bir kaç aylık bebek ne ızdırap çekmiştir?!  akıl fikir biraz yahu!

ay bi de şu bardabas kutularına hastayım..sanırım göndermedikleri sosyal medya selebritisi kalmadı! kutulardaki aktiviteler iki yaştan başlıyor..ama daha yaşına gelmemiş bebeye bile gönderdiler! şahane marka stratejisi! "küçük bebenizi bi anda iki yaşına getirmeniz için bizi seçin!" saçmalık!

bu anne milleti çok hırslı..en bakımlı benim, en iyi anne benim, kocası tarafından en çok sevilen benim, en çok benim takipçim var, firmalar en çok benim peşimden koşuyor, benbenbenbeeen!!!!!

bi durun! yavaş olun ya!

hem hiç düşündünüz mü poz poz fotoğraflarını 128390218492189 kişiyle paylaştığınız bebeleriniz bundan memnun olacak mı ilerde?!

acaba ilerde şu diyaloglar mı olacak:

"üfff berkesuuuuu bi kere ben bebeyken benim 12930284923 takipçim varmış!"
"asıl sen sus hüllocan! benim de 12314364375673489 takipçim varmış!"

24 Mart 2015 Salı

madem kadınsın..

bir işte çalış, kariyer yap!

evin işlerini aksatma!

çamaşırları yıka!

ütüleri yetiştir!

evin temiz olsun!

çocuğunla ilgilen!

konu komşuyla, akrabalarınla iyi geçin!

misafir ağırla, misafirliğe git!

sosyalleş!

modayı takip et!

bakımlı ol!

dip boyan çıkmasın mesela!

fit ol!

çocuk yaptın diye götü göbeği salma!

diyet yap!

yemek yap!

çocuğuna ayrı yemekler yap!

çocuğunun ödevlerine yardım et!

eşine vakit ayır!

anne - baba saatiniz olsun!

anne - çocuk saatiniz olsun!

ayda iki kitap bitir!

gündemi takip et!

her konuda edecek iki çift lafın olsun ama saçmalama sakın!

tutumlu ol!

kanaatkar ol!

küfretme!

daima sevecen ol, alttan al!

herşeyi programla!

dünyanın en iyi organizatörü ol!

arabulucu ol!

şikayet etme!

16 Mart 2015 Pazartesi

iç döküş..

dün dışardayken bir aile gördüm..orta yaşlarda bir anne-baba ve çocuk..alışveriş yapıyorlardı..çocukları özürlüydü..fiziksel değil zihinsel..ağrıma gitti ya, gözlerim doldu..çocuk (aslında nerdeyse delikanlı olmuş) arada bağırıyordu ama onlar yine de hayatın içindeydiler..biliyorum bilogcan doğrusu bu, çok iyi biliyorum ve ne mutlu ki o çocuğa doğrusunu bilen anne-babası var..

nasıl şükrettim o an sahip olduklarıma, anne olanlar anlar..

arin doğduğundan beri, yok hayır, arin'in varlığını öğrendiğimden beri benim manevi yönüm daha da kuvvetlendi..sürekli dilimde dua ve şükür..

bazen aklıma evlerden ırak denilecek şeyler geliyor, kafayı yiyeceğimi hissediyorum..o düşünceleri kovana kadar ömrümden ömür gidiyor..hatta epey sorguladım kendimi bu konuda, acaba psikiyatrik bir desteğe ihtiyacım var mı diye..bazen başedemiyorum çünkü..

ikinci çocuk diyorlar ya..ben istemiyorum..mesele sadece para-pul, bir tanesini ancak layıkıyla büyütürüm, okuturum meselesi diil..

ben bu endişeleri, bu korkuları, kafamda kurduğum bütün kötü senaryoları iki kere yaşamak istemiyorum! bu nedenle ikinci çocuk bana delilikmiş gibi geliyor ve iki ve daha fazla çocuk sahibi olanlar resmen süper kahraman benim gözümde!

Allah arin'ime, yavruma uzun, sağlıklı, mutlu bir ömür versin, başka da bir şey istemem ben..

11 Mart 2015 Çarşamba

korktuğum başıma geldi!

bilogcan ben lohusayken salak gibiydim..dünya sadece arin'in etrafında dönüyordu..bunalıma falan girmedim ama etrafımdaki herkes, herşey önemsizleşmişti..sadece arin ve ben vardık sanki..ay bu romantizmin üzerine yakışmaycak ama bi de uykusuzluk vardı!

tek bir korkum vardı, arin'i düşürmek..kucağımdan, yatağından nerden olursa olsun düşürmek ve başkalarının da düşürmesi..o yüzden arin'i beşiğinden alıp kucağında taşıyınca insanlar yüreğim hop ederdi..geçmedi bu korku kaldı bende maalesef..

arin yürümeye başladı..yürürken takılıp düşer diye kendimi hazırlamaya başladım ben de..ama ummadığım birşey oldu!

arin dün sabah yataktan düştü!

ben yanındayken!

bizim yatağımızda beraberken!

uyanıkken!

güm diye ses çıkararak!!

ben hayatım boyunca hiçbir şeyden korkmamışım meğer bilogcan! benim hayatım boyunca elim ayağım titrememiş, nefesim daralmamış meğer!

neresini vurduğunu görmedim..yerden o kadar hızlı aldım ki çocuğu hangi pozisyonda yatıyodu onu bile hatırlamıyorum!

çok ağladı..emerek sakinleşti! memmelerime şükrettim resmen! ve çabucak sakinleşti..çok şükür!

hemen kafasını kontrol ettim..sıcağı sıcağına..şişlik yoktu..parmaklarımla küçük küçük kafasına ve sırtına bastırdım emerken, tepki vermedi, demek ki acı yoktu..gözleri dalıyo mu diye baktım, kusma var mıydı diye baktım..çok şükür yoktu!

morluk, kızarıklık, şişlik vs hiçbir şeyi yok çok şükür!

Allah beterini göstermesin! amin..

10 Mart 2015 Salı

the vicdan!

hayatta bazı duygular bize kodlanıyor..bişeyi sevmemiz, nefret etmemiz, korkmamız ya da nötr olmamız doğuştan gelmiyor, bunları toplum şekillendiriyor..

mesela henüz anaokuluna giden çocuğa hemen sorarız "okulu seviyo musun bakimmm?" sevmiyorum derse vay haline o veledin!" okul sevilmez mi" ile başlayan "ben hep takdir alırdım" ile biten uzuuuuun bir konuşma yaparız..ya okul sevmeyen çocuk mu olurmuş?! allalallla!

sonra mesela çocukla beraberken yanınıza bir köpek gelir.."dur çoğcuğum yaklaşma ısırır!" deriz.."köpek = ısırır o zaman yaklaşmamalıyım"ı kodladık mı çocuğa? aferin o zaman tebrikler! artık büyüyünce sokak değiştirir köpek görünce!

mesela çocuğunuzun yanında hiç birisinden kötü bahsettiniz mi? peki sonra çocuğunuz o kişiye nasıl davrandı? dikkat ettiniz mi? maalesef yanında pata küte konuşup sonra da "sen daha çocuksun karışma!" demek olmuyor! çocuk nefret etti bile o kişiden!

annelikte de böyle kodlanan duygularımız var..hele sosyal medya sayesinde bu kadar anne ve annelik tecrübesi ile içli dışlıyken daha da çok kodlanıyor bu duygular..özellikle de "vicdan azabı!"

mesela, çalışan anne çalıştığı için, o miniminiciiik, muhtaaaaç, savunmasıızzzz yavrusunu sabahları bırakıp çıktığı için kesinlikle vicdan azabı duymalıdır! "ay sanki işin daha önemli bıraksaydın doğurunca?" bunu duymayan kaldı mı çalışan anneler arasında merak ediyorum! şahsen ben vicdan azabı duymuyorum sabahları evden çıkarken..evet üzülüyorum evet içim buruluyor evet o dakikadan itibaren özlem başlıyor ama vicdan azabı duymuyorum!

sonraaaa..emziremeyen annelerden emzir(e)mediği için vicdan azabı duymasını bekliyorlar..yahu süt gelmemiş, emzirememiş ya da istememiş emzirmek snne be slk! anne sütü çok değerli olabilir ama yoksa napcan? ya da istemiyorsan emzirmek seni kim suçlayabilir? neden vicdan azabı duyasın ki? neticede çocuğunu en iyi şekilde bakmıyo musun? bakıyosun! e bırak bu eksik kalsın ya!

"en mükemmel anne ben olacam!" biberonların gücü adına hiiimeeen! nah olacan! ve olamadığın için vicdan azabı duyman beklenecek! ya niye? hayatın boyunca her şey de en mükemmel mi oldun? mesela mesleğinde en mükemmel sen misin? bak o meslek için 7 yaşından 22 yaşına kadar eğitim aldın ama yine de en mükemmel sen değilsin! en mükemmel eş sen misin? senelerce eşinle sevgili oldun, ciğerini öğrendin, emek verdin ama yine de en mükemmel değilsin! annelikte nası en mükemmel olmayı bekliyorsun ki?! eğitimini bile almadın! daha önce tecrüben yok! yepyeni bi insan! daha yeni tanıştın, tanımıyosun! ve bunun için vicdan azabı duymana hiiiç gerek yok!

çocuksuz tatile mi gittin ya da dışarı mı çıktın? hemen demelisin ki "ayyy çok özledim çoğcumu!" çünkü özlemek zorundasın! "aklım hep çoğcumdaydı!" çünkü olmak zorunda diil mi? aaa yoksa çok güzel vakit mi geçirdin? ev ile 1-2 kez konuştun bebenin de keyfi yerinde miymiş? senin aklına da binbir türlü "vay çoğcum bensiz napıyodur?" soruları gelmedi mi? e o zaman çek şekerim vicdan azabının en alasını!

ben çok sıkıldım benim vicdan muhasebemi benim yerime yapanlardan! çok!

16 Şubat 2015 Pazartesi

......

ne yazacağımı bilemediğim bir yazıya başlıyorum..

lanet okusam az..küfretsem az..üzülsem az..kahrolsam az..insana dair bütün duygular az..

oğlum,

gencecik 20 yaşında bir kıza tecavüz ettiler, sonra da yaktılar..bu maalesef ilk değildi..son da olmayacak..son olsun istiyoruz ama kötüler çok fazla bu coğrafyada..

sana bakınca hep böyle masum kalmanı diliyorum..annen olarak iki yol var önümde: ya yüzünün o masumiyetini kalbine yerleştirip seni "insan" olarak yetiştireceğim ya da herşeyi bombok edip senden bir şeytan yaratacağım..dilerim Allah ikimizin de yanında olur, ikimizin de yardımcısı olur da ilk yoldan sapmadan seni insan olarak yetiştiririm!

bu ülkenin ne kadar boktan olduğunu sana hep yazıyorum..sen büyüyünceye kadar değişmesi en büyük dileğim..

canım oğlum..bu ülkede kadın olmak çok zor..bir de çocuk olmak zordur bu ülkede..ben seni hep koruyacağım, gücüm yettiğince sana kötülüklerin değmesine izin vermeyeceğim..

iyi, vicdanlı, sağduyulu bir insan ol..ilk sözün "ben erkeğim!" olmasın, önce "ben insanım!" de!

insan olduğunu unutma..bir de senin annen de bu ülkede bir kadın, bunu sakın unutma! vicdanın terazin olsun, yolun olsun, ışığın olsun oğlum!

10 Şubat 2015 Salı

öyle delice bir aşk..

arin'im canım..canparem..güzel çocuğum..

sana sayfalarca yazılar yazasım var..anlatmak istediğim milyonlarca duygu var sana dair hissettiğim..insanın evladına olan sevgisi yazıya nasıl dökülür ki?!

bazen sana bakıyorum "acaba yeterince hissettirebiliyor muyum onu ne çok sevdiğimi ona?" diye soruyorum kendime..umarım hissedebiliyorsundur..

oyun oynarken bir anda bana dönüp bakıyorsun bi de gülüyorsun..acaba hissediyo musun o anlarda seni ne kadar çok sevdiğimi?

kucağıma almamı istiyorsun ve bi anda sarılıyorsun..o kadar çok seviyorum ki o hissi, sen de fark ediyor musun?

sen kucağımdayken, ayaktaysak göğsünü öpüyorum, seni biraz yukarıda tutup başımı göğsüne koyuyorum..öyle bir huzur ki o, sen de hissedebiliyor musun o huzuru?

seni yatağa, yere veya koltuğa yatırıp çılgınlar gibi mıncıklayıp öpüyorum ve sen en çok bunu ben yaptığım zaman kahkaha atıyorsun..o kadar eğlenceli ki, sence de öyle mi acaba?

gece uyandığında seni yanıma aldığımda biraz emiyorsun sonra da bana sırtını yaslıyorsun, sarmaş dolaş uyuyoruz..en güzel rüyaları ben bu anlarda görüyorum, sen de görüyor musun?

durmadan seni çok sevdiğimi söylüyorum..bildiğim bütün dillerde söylüyorum..sadece sana diil herkese "ben çocuğumu çok seviyorum" diyorum..farkındasın diil mi oğlum?

işteyken seni çok özlüyorum..hem de çok..ben evdeyken telefon çaldığında elini kulağına götürüp "alo" diyorsun ama ben yokken "anne" diyormuşsun..sen de özlüyorsun demek ki..

ama eve gelince beni kocaman bir gülümsemeyle karşılıyorsun ya..o karşılama nasıl anlatılır bilemiyorum..

öyle güzel öyle masum öyle içten bakıyorsun ki bana..bambaşka biri oluyorum..süper kahramanmışım gibi sanki..dünyanın en iyi insanıymışım gibi..hatam günahım yokmuş gibi sanki hiç..

ben sana baktıkça içimde havai fişekler patlıyor oğlum..kalbim daha hızlı atıyor, aklım uçup gidiyor..

çok kocaman çok seviyorum seni..dünyalar kadar..okyanuslar kadar..yıldızlar kadar..evren kadar..kimsenin kimseyi sevmediği kadar..

canımsın benim canımın en içisin..senden gelen herşey kabulüm oğlum..ben senin hep arkandayım, yanındayım, canındayım..sen benim hep minicik, ufacık, kocaman gülümseyen oğlumsun..sen geldiğinden beri, beni anne yaptığından beri, ben sana her baktığımda en sevdiğim sayı onbir, en sevdiğim ay ekim, en sevdiğim harf "A"..

güzel yavrum benim..arin'im..küçük adamım büyük aşkım..herşeyim..ruhum..dünyam..ömrüm..annen seni çok seviyor o kadar çok ki her gün aklını kaybediyor!

3 Şubat 2015 Salı

yardım?!

çocuk bakmak için kalabalık olmak mı gerekir? yani illa anane babane hala amca dayı teyze desteği falan mı gerekiyor?

ben çalıştığım için arinço'ma ananesi ve babanesi bakıyor..peki çalışmasaydım bu kadar sık yardıma gelecekler miydi? ya da gelmeleri gerekecek miydi? sanmıyorum..istemezdim de sanırım..

bazı insanlar etrafları kalabalık olsun istiyor çocuktan sonra..ona yardım edilsin istiyorlar..aynı apartmanda hatta evde yaşamak falan istiyorlar..bense tam tersiyim..çekirdek aile iyidir..kocca arin ve ben olalım evde, yeter..yanlış anlaşılma olmasın bilogcan, etrafımda bir sürü insan olmasını, geniş aile olmayı çok seviyorum ama kapımı kapatınca çekirdek aile olarak kalalım istiyorum..

arin her gün görsün ananesini, babanesini, dedelerini, dayısını, amcasını..bize gelsinler biz gidelim..ama onları görme nedeni benim yardıma ihtiyacım olması olmasın, arin için olsun..

bir çok insana göre çocuk konusunda çok şanslıyım, o yüzden çok kolay ahkam kesebiliyorum :) arin hep uyumlu, sakin, kolay bir bebek oldu..sadece artık çok çok hareketli yerinde durmayan bi çocuk olmak üzere :) ama yormuyor beni..arin'e bin kere "hayır annecim o ellenmez" demek yormuyor beni..bezini değiştirirken çıplak poposuyla koşmaya çalışması yormuyor beni..ya da ne bilim yemek yerken bi anda yemeği reddedip mızırdanması ve "oğlum ne istiyon ya?!" diye cevabını asla alamayacağım bir soruyu onlarca kez çaresizce sormak gerçekten yormuyor beni..

acaba şu herkeslerin pek bir kınadığı rahat anne sınıfına mı giriyorum? mesela arin geçen gün tv ünitesine tırmandı..tam üzerinde ünitenin rafı vardı..kıpırdamadım yerimden, "oğlum kafanı vurcan bak dikkat et" dedim..kafasını vurdu tabii :) ve ağlamadı, başka türlü geçmeyi denedi..bu beni rahat anne mi yapıyor şimdi? ya da geçenlerde avmdeyken yürümekten sıkılıp emeklemek istedi ve emekledi kısa bi süre (daha başka yerlerde de emeklemiş olabilir tabii o_O) bu beni rahat anne mi yapıyor peki?

kocca geçen gün "sen normal anneler gibi diilsin ki daha yediğinin çöpünü bile kaldırmıyorsun" dedi..(kınama amaçlı söyledi bilogcan cidden!) ama belki de sırf bu nedenle arin bu kadar sakin ve rahat bi çocuk?! koltuğun tepesine çıkınca "in çabuuk!" diye çığıran bi annesi yok onun, "oha arin oha arin oraya çıkabiliyo musun sen artık?!" diye sevinç kahkahaları atan bir annesi var :) ya da koskoca ve ağır pirinç kavanozunu tam ayağının dibine atarak kırdığında "ayyy oğlum naptın ya?! :(" diyen bir annesi yok onun, "ayy arin ödümü kopardın, dur bi yerine gelmesin! dur bakim eline batmadı dimi? eşşek seni, herkül gibi kaldırdın dimi kavanozu :)" diyen bir annesi var :)

gecenin bir vakti uyanınca ben arin'in odasına hiç "off"layarak girmedim..hep "ömrüm noldu rüya mı gördün?/geldim annecim" diyerek girdim mesela..ya da sabahın köründe uyanınca yine "off"lamadım (ondan gizli off çekmiş olabilirim bak ama sadece sabah uyanmalarında :) ) kalktım ben de onunla, güleryüzle..

çalıştığım için yardıma çok gereksinim duyuyorum..ama yazının başında kastettiğim yardım bu diil aslında..yani sürekli yardım gerekir miydi acaba arin'e ben bakıyor olsaydım? bi düzen otururdu sanki ya..

bu nası bi insan olduğunla alakalı..bazı insanlar düzeni sever, düzensizlik onları mutsuz eder ve çocukla sürekli düzen zor..bana fark etmez mesela, evin ortasına bomba düşse "amaan hadi çıkalım" diyebilen biriyim ben..

gerçekten önemsediğim ne biliyo musun bilogcan? arin..arin mutlu olsun, sağlıklı olsun, eğleniyor olsun, keyifli olsun..sadece bu..ben yorulmuşum, ev batmış bunlar hiç önemli diil..hani şimdi anneler benim saçım süpürge diil falan diyorlar ya..yok bilogcan benim saçım süpürge olsun oğluma..benim hayatta tek bir isteğim var arin güzel yaşasın, mutlu yaşasın, sağlıklı yaşasın..geri dönüp baktığında neşeli anları, eğlenceli bir anne - babayı, mutlu şeyleri hatırlasın..

ayın onbirinde arin 16 aylık olacak..ve ben 16 aydır yanımda arin ya da kocca olmadan hiç bir yere gitmedim, kuaför ve işyeri hariç..istemiyorum da..hayatta bana zevk veren herşeyde yanımda arin de olsun kocca da olsun istiyorum :)

neyse ne diyorduk..ben yardım istemezdim sanırım yani sürekli bir yardım istemezdim..bakalım büyüdükçe bu fikrim değişecek mi?

30 Ocak 2015 Cuma

ay ne yazayım?!

aslında gün içinde aklıma yazacak bir çok şey geliyor..mesela yine çalışan çalışmayan anne/çocuğa kim bakmalı falan tartışmaları başladı..sanki bu konuda çok şey yazmışım - söylemişim gibi geliyor, yazasım yok o yüzden..tek bir şey söyleyeceğim bilogcan; insan çalışmalı! kadın erkek ana bana fark etmez insan çalışmalı ki hayatını idame ettirebilsin! artık tarih öncesi çağlarda yaşamıyoruz erkekler avcı kadınlar toplayıcı diil maalesef, hayat gün be gün zorlaşırken aksini pek de düşünemiyorum..

neyse yazmicaktım bu konuda..

sonra arada bir (aslında sıklıkla) gerek instagramda gerek facebookta insanlarda atarlanmalar görüyorum.."hey sen! beni gizlice takip etmeyi bırak! beni kıskanıyorsun oh çatla!" falan gibi şeyler..geçenlerde yine böle şeyler okuyunca bi düşündüm acaba beni gizlice takip eden var mıdır, kıskanan birileri var mıdır diye..hayatımda atar yapmayı düşündüğüm kimse yok..büyümüşüm demek ki hayatla hesaplarımı kapamışım! hadi len! hesap mesap kapama falan bak bak bak laflara büyümüşmüş! işin aslı bilogcan ben hiç bir zaman insanları ciddiye almadım tam olarak..o yüzden bence ne kıskananım vardır ne de gizli takipçim :) aynı adamla 10 yıldır beraberim ayol, istikrarlı bi insanım neticede bi çok konuda :) o zaman diyorum ki "hey sen gizli takipçim varsan bi haber et len ben de iki atarlı cümle çiziktireyim eksik kalmayayım!"

bu konuda da yazmicam..

geçenlerde bir de çok takip edilen hesaplardaki takipçi kılığındaki müritlere takıldım..hani hemen avukatlaşıp savunmaya geçenler..takip ettiği kişiyi ilahlaştıranlar! ya hayat kısa canlarım ciğerlerim bi sakin olun demek istiyorum ama saldıracaklar diye tırsıyorum! Allah böyle şuursuzlardan korusun hepimizi ne diyeyim..

çok fazla yazacak bişi yok sanki bu konuda ha?!

dün televizyon izlerken bir illüzyoniste denk geldik..biliyo musun bilogcan ben sihirbazları izlemekten nefret ederim! çünkü çok ama çok vallahi cidden fena sinirleniyorum onları izlerken! ya nası yapıyolar ya nasııı?? ben çocukken bir partiye gitmiştik 23 nisan partisiydi..10 yaşında falanım..sermet erkin gösteri yapmıştı..beni de sahneye çağırmıştı..elimde iki top vardı bişiler yaptı ve o iki top onun cebindeydi! sonra yine bişiler yaptı ve o iki top elimdeydi! bak üzerinden 20 seneden fazla geçti belki de hala çözemedim! ay yemin ederim şu an yazarken bile sinirden ellerim titriyo! hayret bişi ya! düşünsene bilogcan arin bu işe merak sararmış yapıp yapıp bana hileleri söylemezmiş! Allah korusun!!!!

bu konu da kısır, hem bu sinirimi bilen "gizli takipçim" varsa beni deli edebilir açık vermeyelim :p

arin'den haberler vereyim diyorum ama bişi yok doğru düzgün..canı isterse yürüyo ama genelde emeklemeyi tercih ediyo..ali babanın çiftliğindeki kargaların "gak gak" dediğini iddia ediyor mesela, gidip görmedim bilemem..bi de berkay mı berksan mı neyse onun "gel gel gel gel çok özledim" diye bi şarkısı var, herifle birlikte birine "gel gel gel" diyo ama kime anlamadım, bana diyodur umarım! bizim yatağın üzerine çıkıyo yatak başına tutunup ayağa kalkıyor, bi - ki - üç dediğimizde hop diye kendini yatağa atıyo, ahhhh eriyorummm! elleriyle gözlerini kapatınca görünmez olduğunu sanıyor, "aa arin nerde yahu?!" diyince hemen kaldırıyor ellerini kahkaha atıyor, bayılıyorummm! yemek yerken durup dururken alkış yapıyor, bize de yaptırıyor.. ^.^ elinden tutup yürütünce kendi istediği yöne yöneltiyor, fizana giderim ben onunla! bi de çok güzel "anne" diyo! en güzel o "anne" diyor! <3

bu konuda sabahlara kadar fasikül fasikül yazabilirim ama yaşamak daha tatlı geliyor! :)

12 Ocak 2015 Pazartesi

yani şekerim işe gelince resmen dinleniyorum!

bunu söyleyen bir kadın guruhu var..ve bence gerizekalılar!

bazen haftasonları gerçekten yoruluyorum..hiç kalkmadan yarım saat oturayım istiyorum mesela..yemek yerken başkasına da yedirmeyeyim istiyorum..gözüm hep birisinin üzerinde olmasın istiyorum..ama yine de bir işe gideyim de dinleneyim demiyorum!

anneliğin kariyer olup olmadığını tartışıyoruz..değil diyoruz.."aa ne haddine bunu söyleyenin" diyoruz ama en ufak bir şeyde anneliğimizi kariyerimizle karşılaştırıyoruz..ya da bir anlık gaflet mi acaba?

bir kısım çalışan anne var ve daima evde oturup çocuk bakanların daha çok yorulduklarından, bir çayı bile sıcak sıcak içemediklerinden falan bahsediyorlar..ve bence, bak bilogcan çok açık söylüyorum, evde çocuklarına bakan, yaşamına, parasına, camiada ünlü olan annelere özendikleri için, onlara yaranmak adına böyle söylüyorlar! yoksa mümkün diil hem işte hem evde çalışan, bırak çocukluyu, çocuksuz bir kadının bile böyle söylemesi mümkün diil! yemezler cicim ben de çalışıyorum çünkü!

evet iş yerinde yarım saat kıçının üzerinde oturabiliyorsun..evet kahvenin dumanı daha ofisin tavanına varamadan içebiliyorsun..evet yemek de yiyebiliyorsun rahat rahat..ama başında sana patron olan normalde belki iki kelam etmeyeceğin birinin bazen  çoğunlukla gereksiz isteklerini, atarlanmalarını da çekiyorsun.."başkası" için iş yapıyorsun..firma sahibi sensen bilemem tabii, patronluk nasıl bişi ben yaşamadım!

kıçını iki seksen yaymış ofis sandalyesinde otururken önceden "schedule" edilmemiş ani bir "meeting" için derhal "aksiyon" alabiliyorsun da iki gün çocuğunun peşinden koştuğunda çok mu yoruluyorsun?

bak bilogcan..ben çalışan anne olmaktan memnunum..çok abartı vicdan azapları da yaşamıyorum bu konuda..bu benim işim ve ben çalışmalıyım, çocuğum için ya da ev geçindirmek için değil ben kendim için, bu dünyada var olabilmek için çalışmalıyım..yaşamak için para lazım, üretmek lazım, çalışmak lazım..

tamam daha bu sabah arin koynumda uyurken kalkıp işe gitmek zor geliyor diye söylendim..ama arin mutlu, arin sağlıklı, arin'e bir nebze de olsa daha iyi bir gelecek sağlayabilirim o yataktan kalktığımda..kendime de daha iyi bir gelecek sağlayabilirim..

ben pazartesileri işe gelince dinlenemiyorum maalesef..hafta sonu yorulmuşsam üzerine bir yorgunluk daha biniyor sadece..dinlenenler nasıl beceriyorlar hiç bir fikrim yok!