Sayfalar

28 Aralık 2012 Cuma

satıyoruuuuum saaaattımmmm....

haftanın 5 günü 8 saat mesai + 4 saat yol derken 12 saatimi para kazanmak için satıyorum..

arada kalanlarla yaşamaya çalışıyoruz çok şükür.........

13 Aralık 2012 Perşembe

senden benden bizden!

nedir bu cupcake manyaklığı yahu?! hangi blogu okusam bi cupcake hayranlığı annamadım valla..tek atımlık kek alt tarafı abartmayın bu kadar....

anne - çocuk - bebek bloglarına takıldım kaldım bu aralar..o kadar çok 1 yaş partisi gördüm ki anlatamam....temalar farklı ama geri kalan herşey aynı..sadece süslerin renkleri değişiyor ama şekil şemal yapılan yiyecekler bile aynı! yine de hepsi öle güzeller ki.....hormonlarım çıldırmıştı zaten ama bunları gördükçe coştu coştu!

çocuk işini kafamda evirip çeviriyorum hadi itiraf edim..amaa bu kilolarla hamile kalmak istemiyorum..göbeğimin şiştiğini bile anlamam artık sen düşün blog..kilo vermeye de öle pek çabalamıyorum..ayy neyse nee daraldım!

işyerinde bi mucize oldu..herşey yolunda..ne bilim sıkıntı falan yok..kıçını kaşı dilini ısır tahtalara vur!

21 aralıkta kıyamet kopar mı acaba? hayır kopacaksa ona göre yapacaklarım var..şu an aklıma gelmiyo ama var bişiler..gerçekten!

kopmazsa bile buna inanan 20 milyon kusur kişi varmış..yani kıyamet kopmasa bile bunlar galeyana gelip bişiler yaparlar ben diim sana blog..

bugün annemle yaptğım telefon görüşmesinden sonra iyice anladım ki benim çoook gerizekalı şuursuz gereksiz bir takım 1. sınıf akrabalarım var..evlerden ırak!

bi yerlere gidesim var ama nerelere bilmiyorum..yaz gelse keşke ama daha kış yeni geldi..sahi kış geldi mi? ben hala üşümüyorum! kanım kaynıyo sanırım blog!

acaba bizim çocuk neye benzer?

11'i kocamın doğumgünüydü..çulsuzum blog hediye mediye hak getire..zaten alabileceğim herşeyi kendisi aldı bana pek seçenek de bırakmadı..neyse havalar düzelsin çekecem bi kıyak kendilerine..

annem on numero bi pasta yaptı damadına! yay!

bu arada ben pek yemek yapamıyorum biliyo musun blog? yani sorun sadece vakitsizlik diil beceremiyorum da..

kocamı özledim..

annemleri de bi haftayı geçkindir görmüyorum onları da özledim..

kardeşimi çook özledim..

mesai bitişini fena özledim!

ben bu abuk subuk postu bitirim en iyisi!

bitti!

7 Aralık 2012 Cuma

iç döküş....

sabah 07:30da evden çıkıyorum..09:00 işbaşı..18:00da işten çıkıyorum..en erken 19:30 evde oluş..

ayaklarımı uzatıp yatasım geliyor ama namümkün..yemek - mutfak temizliği saat oldu 21:00..

nası bi uyku hali anlatamam..o yol beni nası yoruyo, işte beynim bazen nası patlayacak gibi oluyo anlatamam..tek isteğim ayaklarımı uzatmak..

ama yapılması gereken işler var..ve ben çoğu zaman sallayabiliyorum bunları..sonrası da hoooop huzursuzluk..

haftasonunu iple çekiyorum..günlerden biri muhakkak temizlik, ütü, vs. benim bi yardımcım yok..ne temizliğe ne ütüye ne de yemeğe..annem bile yardım etmiyo..istesem eder ama onun da kendi evi, yapması gerekenler var..

acaba herkesin bi yardımcısı mı var? ya da yoksa nası yetişiyorlar? ben kendimi o kadar yorgun hissediyorum ki yorgunluktan ağlayasım geliyor..

şimdi bunu kocam okusa der ki "sanki hergün iş yapıyosun"..

bilmem belki haklı belki de değil..

ben anlatamıyorum ki..yapmaya çalışıyorum..

yok ben şu an bile yazarak anlatamıyorum..

yorgunum ben ya gerçekten..sorumluluklarımı yapamamak beni yoruyor, üzüyor..yapmaya çalışınca kendimi ifade edememek, bunların artık benim olağan görevlerim olması.....kimseden yardım almamak..isteyememek, istemeyi bilmemek..

ne bilim ben ya........

28 Kasım 2012 Çarşamba

biz bu aralar naaptık?

hiç bir şey yap ma dık!

yeni bi yer görmedik..yeni bişi denemedik..bol bol yürüdük evimizin oralarda..tembellik yaptık..iddaa oynadık tutturamadık..geyik yaptık..ailelerimizi gördük..simit yedik..uyduruk bi pasta yaptım yemeğe çalıştık..işe gittik..eve geldik..uyuduk..uyandık..yaşadık işte.....

20 Kasım 2012 Salı

evlilik.....aşk.....öldürmez! süründürür!

"evlilik aşkı öldürüyor güzelim
ayayayaay!"

böle bi şarkı vardı hatırlıyor musunuz? ferda anıl yarkın sölüyodu galiba..

işte o büyük sırrı ben açıklıyorum! evlilik aşkı öldürmez! süründürür!

birbirinizin en iğrenç hallerini görerek birbirinize aşık olmaya devam edersiniz. ilk günler gösterdiğiniz azami dikkat daha sonra yavaştan azalmaya başlar..tuvaletten gelen sesleri umursamamaya çalışırsınız, kirli sepetindeki çamaşırlardaki kirleri görmezden gelirsiniz, uyandığınızdaki o iğrenç saç modelinizle artık onbeş dakikadan fazla vakit geçiriyorsunuzdur vs. vs.

ne komik aslında..evlenmeden önce sizi ennnn güzel, ennnn bakımlı, ennnnn ennnn ennn hallerinizle gören adam / kadın bi anda sizi her halinizle görmeye başlıyor..onun gözünde bi androidken bi anda insana dönüşüyorsunuz adeta.. :)

gökyüzünden yeryüzüne inişinizi adım adım görmenize rağmen hala birbirinize baktıkça içiniz eriyebiliyorsa evlilik aşkı öldürmüyor kardeşim! süründürüyor hatta sürdürüyor! :)

13 Kasım 2012 Salı

hormonlarım bi çıldırmayın!

herşey ağutos ayına girmemizle başladı!

ağustosun ilk günü doğumgünüm ve ben 30'umdan gün almaya başladım..aynı dönemde ürtiker olduğum için gittim doktorda fark edildi ki benim tiroidler iflas etmiş..hemmen ilaç tedavisi..

neticede 3 aydır falan hormon ilacı alıyorum..tiroidlerim ne alemde pek emin değilim ancak hormonlarım çıldırdı! tabii ki de östrojen hormonum çıldıran! ben her ne kadar 29 yaşımdayım desem de hormonlarım 30'sun sen diyor ve bana garip baskılar yapıyorlar!

ben ki durup dururken kıskanmayan bi kadındım..günlerdir çıldırıyorum kocamı kıskanmaktan! adama da dedim "neredeyse hayatında biri mi var diye arıza çıkaran kadınlardan olcam dikkat et, alttan al" dedim!

ben ki çoluk çocuk konusunda sağduyulu davranabilen, yapmak istediği bazı şeyleri yaptıktan sonra doğurmak isteyen bi kadındım..annelerle empati yapma yeteneğim tavan yapmış durumda! sanki vucudum çocuk da çocuk diye hop kalkıyo hop oturuyo! bebekle ilgili karşıma çıkan tesadüfi şeyleri işaret olarak algılıyorum! hatta dün doğum kontrol hapımı alırken hap yere düştü..ben de bunu bi işaret olarak kabul ettim ve yaklaşık 10 dk hapa bakarak içmesem mi artık diye düşündüm! yerler temizdi, içtim! en azından kocamla karar vermeliyim buna diye düşündüm..mantığım dur diyor ama hormonlarım deli gibi çocuk istiyor!

östrojencim normale dön şekerim..çıldırma, çıldırtma!

6 Kasım 2012 Salı

eşit miyiz? değil miyiz?

www.blogcuanne.com adresinde bir yazı okudum. erkekler ve ev işleri hakkında..sanırım adı "hanimiş benim kocamın çorapları" gibi bişidi. kafam karışık benim bu konuda, yazarak çözerim belki..

kadın ve erkek eşit midir? bilmem ki..kendi ilişkimden yola çıkarsam..ikimiz de çalışıyoruz hatta ben ondan iki saat sonra falan eve geliyorum..ikimizin de hayatla ilgili beklentileri var..ikimizin de birbirimizle ilgili beklentileri var..bi de bunlar için çabalıyoruz..

eşitlik mevzuusu ne zaman açılsa hemen iş hayatları ortaya sürülüyor..tek kıstas bu mu? eskiden annelerimiz evde otururdu babalarımız çalışırdı..bu durumda kimsenin aklına gelmezdi "ben de eşitim ben de çalışıyorum ben de yorgunum uleyyn" diye isyan etmek..görevler belliydi..ütü - yemek - temizlik - çocuk bakımı anneye, para getirmek babaya aittir. nokta!

e minicikken bile evcilik oyunlarımız bunu gerektirmiyor muydu? öleyse neden bu isyeeeaaaan yahu?! kodlanmışız bi kere öle değil mi?!

biz kadın milleti çalıştıkça erkekleştiğimizi sandık..biz erkekleştikçe erkeklerimiz de biraz kadınlaşır dedik, eve yardım ederler dedik..nah ederler!

bi kere biz erkekleşmedik..biz topluma karıştık, bireyleştik..toplumda kendimize yeni bi rol yarattık ama eski rolümüzü de unutturmadık..

evet çalışıyoruz, işten yorgun argın geliyoruz ve karşımızda bizden yemek, yemek sonrası tatlı ve çay ve hepsinden sonra da cilve bekleyen bi insan evladı var..çünkü bu insan evladı böyle görmüş, böyle biliyor..çünkü bu insan evladı "büyüdüm evlendim ben breh breh" sanıyor ama aslında büyümüyor, yeni bir anne yaratmaya kalkıyor aşık olduğu kadından..kendi sorumluluğunu asla yüzde yüz üzerine almıyor, bi kısmını hep eşine veriyor tıpkı geçmişte annesine verdiği gibi!

ve evdeki kadın..kabul et ya da etme sen de böle gördün..o yüzdendir ki evdeki adam kalkıp iş yaptığında hemen peşine takılıyosun napıyo diye bakıyosun! o yüzden için şöle bi cız ediyor! yoksa o yapılan iş nası bu kadar kıymetli olur ki? sen daha adamın iş yapmasını kabullenememişsin ki..sağda solda "ah benim kocam perdeleri, çamaşırları asar, bulaşıkları makineye yerleştirir bla bla blaa" diye hava atıyorsan bu durumu kabullenememişsindir arkadaş!

peki eşit miyiz? değiliz..kadınların hayatı çok çok daha dolu!

not: eğer bi gün kocacıkım okursa bu yazıyı: "sen bana heeeep yardımcı oldun koccaaa! alınma burda yazanlar :)"

5 Kasım 2012 Pazartesi

"ay duman hep bana geliyor!" ya da "yazık ama kuçuuu!"

nası da karışık bir başlık oldu?!

faşizmi sevmem..seveni de sevmem..sadece politik faşizm değil her konuda sevmem..

iki tür faşizm var dikkatimi çeken: biri sigarayı bırakmış insan faşizmi, diğeri de hayvansever insan faşizmi..

adam senelerce sigara içmiş, hem de böle zevkle, rakıyla, balıkla, boğaz kenarında, dağ tepesinde, yatağında, koltuğunda, yemek öncesi, yemek sonrası içmiş de içmiş..sonra bi aydınlanma gelmiş bırakmış sigarayı..

aha da burada faşizm başlıyor!

yanında sigara içirtmez, yakarsın bi tane "içme şu meredi benim yanımda" diye çıkışır, iki lafından biri sigaranın zararları üzerinedir, sanki o hiç içmemiş gibi "ay şöle kötü, böle bilmemkaçıncı sınıf insan" der durur..nası bi ukalalık! sanane içenden! sen bırakmışsın ne güzel ama nedir bu abartılı sigara düşmanı tavırlar?! manyak mısın kuzum?! yeniden başlarım diye mi bu tepkiler? bi rahat ol kasma duman bu açık havadasın!

gelelim hayvanseverlere......

şimdi yaz boyunca bir uygulama yapıldı..kapıya su koy mu neydi? neyse son derece faydalı bence de koyalım yazık onlar da can..sonra hayvan hakları için yürüyüşler yapıldı..yapılsın herkes herkesin hakkını hep korusa keşke..

yani hayvanlarla bi derdim yok..

amaa insanlarla var!

allahım öyle insanlar var ki yeri gelse tüüüüm insan ırkını yok edecek ve sadece kedilerle köpeklerle ve bilimum başka hayvanlarla yaşayacak! elinde avucunda ne varsa hayvanlara harcarlar, onları çocuk/insan/eş/dost yerine koyarlar..en büyük bahaneleri de "insan hayatını yardımsız idame ettirir ama hayvanlar ettiremez"dir. bok ettiremez! yiyecek içeçek barınak bulmak hayvanların içgüdüsünde vardır! sen o kedilere her gün üç öğün sokak ortasında whiskas vermeseydin o kediler pekala da yemek bulabileceklerdi şekerim! dön de bi bak doğaya..hayvanların kendi aralarında bi hiyerarşisi zaten var ve başlarının çaresine senden benden iyi bakıyorlar..

bazı parklarda görüyorum belediyeler de su kabları yapmışlar hayvanlar için..benim evimin oradaki parkta da var..geçen gün önünden geçerken ufak bi kız çocuğu, hani çingene dediklerimizden evsiz, eğilmiş oradan su içiyordu! işte ben burada dur derim arkadaş! acaba o çocuk kapını çalsa ona da bi kap su verir misin? vermezsin büyük ihtimal çünkü ben sana bunları anlattığımda ve ardından sokakta bi sürü çocuk da var dediğimde sen umarsızca "ama ama amaa hayvanlar çok korunmasız" diyerek koca bir banane diyebiliyorsun sokaktaki insanlara!

allah akıl fikir ve en önemlisi sağduyu versin!

not1: benim yazılarımda "adam" kelimesi bütün insan ırkını kapsar, kadın erkek ayırt etmez..
not2: sigara kullanıyorum diyemem ama kullanmıyorum da diyemem..sosyal içiciyim..keyif için içerim başım tutmaz içmezsem..
not3: hayvanlarla bi alıp veremediğim hakikaten yok, yanlış anlaşılmasın..ölmesinler yaşasınlar..ama aynı anda zor durumda olan bir hayvan ve bir insan görürsem hiç düşünmeden insanı kurtarırım..asıl yaşamak için çevresine muhtaç olanlar bizleriz!

23 Ekim 2012 Salı

hem vazgecip hem sectiklerimle yepyeni bir dünya kursam....

nerden aklıma geldiyse bu şarkı son yarım saattir söylüyorum..sanırım ilk aklıma gelen sözü "çalışmadan zengin olsam" oldu..aslında zengin olma hevesim yok ama kocamla sanki çok vakit geçiremiyoruz o yüzden bazen keşke çalışmak zorunda olmasak diyorum..ev - iş - ev..haftasonu da yetmiyor ki.....

bu secret denen meret gerçekten işe yarıyor mu acaba? ev alabilmek için secret yapıyorum..ev ilanlarına bakıyorum, istediğim gibi yok diye sinirleniyorum, hmmmm mutfağı iyiymiş ama banyo tadilat ister falan diyorum, sonra da aaaammaaaaan ev benim istediğim gibi yaptırırım diyorum..şimdi buna secret mı deniyor yani?

anadolu yakası e5 bu aralar kabus güzergahım..istanbul'a mega köy dediler dediler hakikaten de gerçek oldu..ahır kokularımız hayırlı uğurlu olsun!

evlenince bayram ne değişik bişi oluyomuş..mesela biz hep sabahları kocacıkımın ailesine gideriz, kahvaltı ederiz, sonra da onların hepsi yakın oturduğundan bir çırpıda ev gezmelerini yapar benim ailemin tarafına geliriz..bizimkiler de yakın oturduklarından ev gezmelerimizi yapar ve annemlerde bayram yemeği yeriz..e ben şimdi bu bayram rutinimizi neden anlattım?! çünküüüü rutinimiz bu olmasına rağmen kocacıkla konuşmadan evvel anneme akşam geliyoruz diyemiyorum! belki de o ailesiyle olmak ister bu zaman diye düşünüyorum..ayyy ayy....düşüncelerim ince olacağına bedenim ince olaydı hayat daha güzel olabilirdi!

aslında şimdi düşündüm de evlilik hakikaten garip bişi..düşünsene evlenmeden önce ailenin birlikte tatil yapmana izin vermediği hadi tatili geç, yarım saat fazla takıldığında kıyametler kopardıkları adamla seni aynı eve koyuyolar! bir imzamıydı yani he?! evliliğin gücü aileler üzerinde muazzam!

dışarı çıkasım gezesim tozasım var..sanırım içim tatil modunda ama dışım iş yapmak zorunda..bi nevi kişilik çatışması yani!

o değil de neredeyse 2 haftadır ofiste bi kertenkele ile yaşıyordum..simit kırıntıları ile falan besledim..firar yetmiş içerilere gitmiş..her odadan bi kadın çığlığı duyuldu! hayır serçe parmağım kadar hayvan yicek sanki sizi ne bağırıyosunuz?! aldım ofisin kapısının önüne bıraktım..evet kertenkeleyi tutabilen bi hanım insan olmam onlarda bi süper kahraman etkisi yarattı! küçüçük naaann nolcak ki?!

neyse aklıma bi şarkı takılmıştı onu yazmak istemiştim ben sadece.....bana hep bana bana!!

17 Ekim 2012 Çarşamba

insan görünümlü şeytan!

çalıştığım şirket hakkında ekşi sözlük'te ne yazılmış diye açıp bakıyorum. hepi topu 2 entry var biri benim amirim hakkında...insan görünümünde şeytan denmiş kendisi için...nasıl da haklı...

keşke işe girmeden önce baksaydım!

21 Eylül 2012 Cuma

1 sene geçti..



evlilik nasıl bişimiş artık daha rahat ahkam kesebilirim sanırım, ne de olsa yıllandık. :)

lunaparktaymış gibi..o tehlikeli oyuncaklar varya hani önce uzun uzun bakarsınız "hiii binsem mi acaba?!" dersiniz ve sonunda adrenalin sizi yener ve binersiniz..işte evlilik de böyle bişi sanırım..önce uzun uzun düşünülüyor, "evlensem mi? doğru insan mı?" , ve sonra aşk kazanıyor..

ilk kararı alıyorsunuz ve birileri düğmeye basıyor..roller coaster'dasınız! herşey başdöndürücü şekilde hızlı, zaman zaman gerilimli, arada bir tehlikeli!

düğün günü hooop iniveriyorsunuz roller coaster'dan..yeryüzü ayağınızın altından kaymıyor, nasıl bir güven, ohh misss :) başınız hala dönüyor ama koluna girebileceğiniz biri var artık hayatınızda :)

ilk bir yılsa neye benziyor biliyor musunuz? çarpışan otolara! kontrolsüzce gidiyorsunuz, sağa sola çarparak, birbirinize çarparak..kovalayarak, kaçarak..tüm olanlara kahkahalarla gülerek :) olduğu gibi kabullenerek..çokca severek..alışarak..ama bam güm sağa sola çarparak..

birinci yıl bitti..3 ay geçti bile üzerinden..hala o bam güm çarpmaların sersemliğini üzerimizden atmaya çalışıyoruz..şu an lunaparkımızda hangi oyuncaktayız bilemiyorum?! böyle biraz daha sakin dingin bir oyuncağa bindik sanırım..atlı karınca olabilir mesela..rahatlatıcı bir müzik fonda..at arabamız var..renkli, ışıklı..güvenli..hala yoluna girmeyen şeyler yok mu? var! olsun sağa sola çarpmalar bitti, sakince halledilir onlar da..

sanırım 3. senemizde dönen salıncaklarda olmak istiyorum..bir baş dönmesi, mide bulantısı sarsın beni, olmaz mı? ;)