Sayfalar

18 Ağustos 2016 Perşembe

ana yüreği

az önce bir fotoğraf gördüm. suriyeli 5 yaşlarında bir çocuk. bombardımanda yaralanmış, yüzü gözü toz toprak içinde bir ambulansın içinde oturuyor. canım benim canım..güzel yavrum..


bazen bu dünyaya çocuk mu getirilir'i sorguluyoruz ya...


ben 2013 yılında anne oldum. o zaman da savaşlar vardı, o zaman da dünyanın bir yerine çocuklar acı çekiyordu. bunları o zaman da görüyordum, duyuyordum, biliyordum. oğlum, canım, ömrüm doğdu. ve ben fark ettim ki, bilmek, görmek, duymak başka, taa içinde hissetmek bambaşkaymış...annelik ile beraber bir de ana yüreği geliyormuş insana, sonsuz bir empati gücü veren ana yüreği...


"öyle düşünme pelin" diyorum o fotoğraflara, görüntülere bakarken.."o senin oğlun değil başka bir çocuk o" diyorum..yok olmuyor..anneysen, sanki bütün çocuklar seninmiş gibi oluyor...


o hiç tanımadığın, görmediğin çocukları da kendi çocuğunu avuttuğun cümlelerle avutuyorsun, onlar seni duyamasa da...kendi çocuğun için ettiğin duaları ediyorsun...kendi çocuğuna sarılır gibi sarılmak istiyorsun...


arin dün oynarken düştü. dudağı çok azıcık kanadı. gece yanında uyudum. versinler o çocukları da bana, hiçbir şey yapamazsam yanlarında uyurum. korurum ben onları...dünyanın neresinde olursa olsun acı çeken bütün çocukları koynuma alıp saklayasım, kimselere vermeyesim var...


hem bütün çocukları koruyup kollayabilecek kadar güçlü hissediyorum, hem de gücüm sadece kendi evladımı korumaya yetiyor...


Allah bütün çocukları korusun...hiçbirinin ayağına taş değmesin...

2 Ağustos 2016 Salı

tecrübe satışı

şubattan bu yana kilo veriyorum. az az ama olsun. sanırım 15 kilo falan oldu. yoo dostum yooo tabii ki hala söylenecek kilolarda değilim, sanırım kendi doğum kiloma, bundan tam 33 sene önceye tekabül ediyor bu da, indiğim zaman ancak kilomu halka açıklayabilirim. ama şunu söyleyeyim arin'e hamile kaldığım kilonun altındayım. tosun değil, tosuncukum.
tabii ki oturup da yağdan, kilodan falan bahsetmeyeceğim burada. ama yine konuya nasıl giriş yapacağımı bilemediğimden olabilecek en saçma girişi yaptım ve bu sefer neyden bahsetmek istediğimi ben de unuttum! iyi mi?!






bazen düşünüyorum da sanırım benden iyi bir sosyolog olurmuş. seviyorum insanları gözlemlemeyi ve gerçekten insan ırkı çok garip. bir de kafa bulmadan eleştirebilsem...






ama dayanamıyorum. çünkü insanların ciddiye aldıkları şeyler bana o kadar saçma geliyor ki...belki benim ciddiye aldıklarım da onlara saçma geliyordur, kimbilir?!






aslında yazacağım konu bu da değildi.....






insanlar tecrübelerini satıyorlar, farkında mısınız?






mesela anne oluyor bir kadın. ve değişik bir ruh haline giriyor "dünyadaki tek anne benim!" ruh hali. ve başlıyor başka "annelere" "annelik" öğretmeye. mesela bu gerçekten size saçma gelmiyor mu?! yani ben mi tuhafım?! bakın kastettiğim şey, çocuğunu büyütmüş, ununu elemiş eleğini asmış falan biri değil bu, seninle benimle aynı zamanlarda anne olmuş, daha önce böyle bir tecrübesi olmamış biri ve sen bundan akıl medet umuyorsun. hala saçma olmadığını mı düşünüyorsunuz? suç onda değil aslında, bir suç falan da yok ortada, lafın gelişi işte. ama ben o ayran budalası gibi ağzını açıp, ağzından çıkacak iki kelimeyle çocuğunu etiketleyecek olan kadınlara inanamıyorum. bir süre sonra bu akıl verme işi, tecrübe satmaya dönüyor. para kazanıyor, statü kazanıyor, hayran kazanıyor. fancluplar bile açılıyor adına. değişik...






sonra mesela, biri 35 kilo falan veriyor. başta onu yedim, bunu yemedim falan derken bir anda direksiyonu kırıyor tam tersine ve "diyet kişiye özeldir, benim yediğimi içtiğimi bırakın içinize yönelin, aynaya bakın ve kim olmak istediğinizi düşünün" vs. gibi kişisel gelişim kitaplarından arak cümleler anlatmaya başlıyor. ya yağdan, proteinden ne ara kişisel gelişime geldik, ben anlamadım vallahi?! arada bir yerde konudan koptuysam demek?! bu kadar laf salatasının ardından "devamı kitabımda" demeye başlamışsa, tecrübe satılacaktır demektir.




bilemiyorum altan bilemiyorum.....


bu tarz insanlara diyecek bir şey yok asıl sorun onları bu hale getirenlerde. evet, her insan hayatının belli başlı dönüm noktalarında "başardım" hissini yaşar. bu bazılarımız için üniversitedir, bazılarımız için spordur, sanattır, bazılarımız için anneliktir, bazılarımız içinse kilo vermektir. ve o heyecanla bunu herkesle paylaşmak istersin, bu da normal. ben de arin ile akran çocukları olan arkadaşlarıma danışıyorum ya da ne bileyim mesela igde bir arkadaşım var, çok güzel kilo verdi ve gerçekten yediğini içtiğini söylemeyerek, "farkındalık" olarak adlandırdığı bir kişisel gelişim yolunu takip ederek verdi kilolarını. kastettiğim bunlar değil. benim dediğim şu ki; uyanık insanlar çok fazla ve saf insanlar da çok fazla. üstünüzden para, statü vs. kazandırmayın. kimse kimseden üstün değil ve kimse üstün başarılar falan elde etmiyor.


ha bu arada...15 kiloyu nasıl verdim biliyor musunuz? içime döndüm, aynada olmak istediğim kadını hayal ettim, yemeği içselleştirdim....ahahahaa!! yok laaan akşamları yemek yemiyorum! açım oğlum açım ne içime dönmesi, iç mi kaldı allasen?!