Sayfalar

25 Ocak 2016 Pazartesi

nostaljik pazartesi

ayşecimin önayak olduğu bu seriye bir türlü her hafta dahil olamadım ama bu hafta şeytanın bacağını kırdım. :)

aşağıdaki yazıyı 20.05.2013 tarihinde yazmışım. son derece hamile ve gıcıkmışım :) yine kopyala yapıştır yapıyorum..

göbüşlerimiz bebiş dolsun kocişlerimiz sevinsin.......

.....ve dünyanın geri kalanı da bizim göbeklerimiz hakkında söz sahibi olsun!

canın bi kaşık tatlı bişi ister..hemmen biri atlar "yeme onu yeme zararlı, şişersin" içinden okkalı bi siktir leen çekersin ve yersin..sinir olduğunla kalırsın..

göbeğin şiş olur tabii hamilesindir..hemmen biri atlar "aaa ikiz mi? ay çok şişmişsin ama!" ebenin der ve devamını içinden getirirsin..dörtbuçukuncu ayında karnını içine çekmek istersin..

biri gelir "nasılsın, nası gidiyo" diye sorar..sen de salaksın ve gebesin ya aklın da yarıya düşmüş ya iyiniyetli sanarsın "eh biraz midem bulanıyo bi de sıcaklar rahatsız ediyo" falan dersin..sana göre normaldir insan yapıyosundur neticede ama o aklıevvel der ki "aa dur bakalım bunlar daha iyi günlerin!" küfür bile edemezsin çünkü gebesin "daha ne gelecek naaan başıma?!" diye endişelenirsin..

biri gelir ayaklarını görür.."aaaa nolmuş öle senin ayaklarınaa!! ay tuz yiyosun di mi?! yeme kes hemmen kes! ayyy çoook fenaa!" der densiz! halbuki sen hamile diilken bile tuz yemezsin..günün oniki saatini dışarda geçirdiğin ve yorulduğun ve gelirken metrobüste ve trende ayakta kaldığın için ayakların şişmiştir..

saç boyatamazsın..andavalın biri gelir "ay ne kadar çok beyazın var yaa saklasana.." der..var amk var da sanane diye içinden bağırırsın..dışından da "öle ne yapalım" diye geçiştirirsin..doktora gidince ilk sorun saç boyatmak olur..

havalar ısınır..gerenzekalı biri gelir "ah aaah napcan sıcaklarda ne zor olcak senin işin de" der..inanırsın..kıçından şimdiden ter akar..

bebek erkektir.."aaa olsun ikinciye kız olur"derler..on kaplan gücünde hissedersin kendini hepsini döversin hayalinde..dışındansa gayet lakayıt bi şekilde "çok kız istiyosan sen doğur" dersin..sabrın bitmiştir artık bu söylemlere..

dert yanarsın "of ya şuram buram ağrıyo..bi de halsizim bugün.." karşındaki der ki "ah yavrum..olsun sen bunu bunu yapmaa ben gelcem eve gidince yat direkt" taparsın ona..annendir..

bi dert daha yanarsın "bu ne lan şeklim şemalim kalmadı..şiştim ve şişmeye devam ediyorum..yorgunluktan sana vakit ayıramıyorum..ev aldı başını gidiyo..çok çirkinleştim.." karşındaki der ki "yok öle bişi çok güzelsin..geçecek bunlar..az kaldı..beraber temizleriz evi..hadi gel dolaşmaya çıkalım..dondurma da alalım.." koccandır..sevgilindir..ölürsün..

neticede hamileyken iki kişinin kıymeti çok çok artar..geri kalanları sadece enerjini emer..küfür dağarcığını genişletir......

işbu yazı hamile kalmayı planlayanlara yazılmıştır..başınıza bunlar gelecektir kaçarı yoktur..ananıza ve kocanıza ve dötünüze güvenmiyorsanız bu işe hiiç kalkışmayın!

22 Ocak 2016 Cuma

galk!

bu aralar en arinço'nun en favori kelimesi "galk!". emir kipiyle.."anne galk!" "galk hadi!" (çocuk cümle kurmaya başlamış mı oldu şimdi?!)

vallahi abartmıyorum oturtmamacasına "galk" diyor. sürekli sürekli sürekli..hatta bazen o kadar gaza geliyor ki ben ayaktayken bile "galk!" diyor :) bir de elimden tutup çekiştiriyor artık nereye gitmek isterse..

değişik bir oyun anlayışı var sanırım..oturmamacasına oyun..

mesela, mutfağa giriyor kapıyı kapatıyor sonra açtığında ben "noluyo orda?" diye sesleniyorum kahkahalar atıyor. mutfak kapısının karşısında portmanto var, oturma yerine oturuyorum oyun bozuluyor "anne galk!" beni ayağa dikiyor ve ayağa dikileceğim yeri milimetrik olarak hesaplıyor, kıpırdamam yasak :)

evde kırmızı bir plastik arabası var, içine binip ayaklarıyla fred çakmaktaş gibi sürüyor. ona binince rahat ederdik zira bütün evi kendi kendine dolaşıp bize (yok lan ne bizi, bana banaa!) bulaşmadan bir on dakika oyalanırdı..artık yok öyle bir şey. arabaya binmeden önce geliyor "anne galk!" diyor elimi tutuyor, arabasına biniyor ve bir eli elimde diğeri direksiyonda o arabada, ben yanında yürüyerek evi turluyoruz. :)

sonra..bir de içinde eşya, hayvan vb. resimleri olan kitapları var. onlarla da çok oyalanırdı. beraber yere otururduk ben "hadi araba nerde göster" derdim, gösterirdi ama bu da değişti. şimdi benim, BENİM, parmağımı tutuyor, atıyorum, arabanın üzerine koyuyor "mu ne?" diyor, sonra da "abaaba" diye kendi cevaplıyor. beş dakika sonra "anne galk!" artık paşa gönlü nereye gitmek isterse. :)

acayip güzel kendi kendine yemek yemeğe başladı. kaşığa, çatala aldıklarını döküp saçmadan ağzına götürebiliyor, sıvılar da dahil (maşallah). yemeğini yiyor, mama sandalyesinden inmek için beni taciz ediyor, indiriyorum ve hemen "anne galk!" diyor, kendi yemeği bitince benimkinin de bitmesini istiyor.

şimdi "menimmmmm" demeler başladı. eline geçeni bağrına basıyor "meniiiim" diyor :)

ha bir de ben arin'i "annesinin kaymak oğlu", "annesinin tatlı oğlu", "annesinin bilmem ne oğlu" falan diye seviyorum, "annesini ooolu" demeye başladı :)

bana, bir tek BANA aşkım diyor! "aşıaaaaaaak" diyor! BANA DİYOR! AŞKIM DİYOR!

ben de akıl falan kalmadı....üç kuruşluk vardı, onu da bu zibidi aldı! <3


ters ekledim, ama bilmiyorum nası düzeltilir, siz bilgisayarınızı falan çevirin işte fotoğrafa göre, ne bileyim....

20 Ocak 2016 Çarşamba

ne 90larmış arkadaş!

eminim siz de görüyorsunuzdur, her yerde 90ları anan yazılar var. 90ların oyuncakları, filmleri, müzikleri falan. 90lar ile ilgili yazılar, "mutlu çocuklardık biz yeaa" hezeyanları, "90lar şöyle samimiydi böyle iç içeydik ah hiç kötülük yoktu" romantizmleri..ayy yazarken şiştim yeminle!

şimdi arkadaşlar evet, 90lar güzeldi ama bitti, 80ler de o yıllarda yaşayanlar için güzeldi, 70ler de, 60larda hatta yontma taş devrini yaşayan adam için cilalı taş devri milenyum gibi bişiydi sanırım ve onun bir önceki on yılı böyle tutkuyla andığından emin değilim..

ben 83 doğumluyum yani 90ları dibine kadar yaşamış nesildenim..güzel olarak hatırladığım birçok anı dışında gayet boktan olduğunu düşündüğüm anılar da var valla. nedir bu "ah herşey ne kadar basit ve güzeldi" romantizmi valla anlamıyorum?!

90larda sokakta oynardık diyorlar. evet, oynardık ve hala oynanabilen bazı sokaklar kaldı istanbulda. o sokakların yok edilmesine müsaade etmeseydin o zaman kardeşim, yapılan ilk fransız balkonlu, hilton banyolu eve taşınmasaydın, desteklemeseydin.

90ların dizileri şöyle iyi böyle güzeldi diyorlar. e güzeldi kabul, ben de bayılırdım süper baba geyiği çevirmeye ama yani o zaman öyleydi şimdi de gayet güzel işler çıkıyor. sabahın köründe kalkıp çizgi film izlerdik diyorlar mesela valla benim oğlan 2013 doğumlu ve sabahın köründe kalkıp çizgi film izliyor, değişen bir şey yok..

aslında bu konu hakkında yazmak istediklerim tam olarak bunlar değildi ama kendiliğinden çıktı..

anne olduktan sonra bu konuda beni rahatsız eden şey bambaşka bir şey oldu. mesela 90larda okula gittiğiniz zamanları hatırlıyor musunuz? hani annenizin ve babanızın ne olursa olsun daima öğretmeni haklı bulduğu zamanları? peki, daha da kötüsü, daima "elalem" denen çok kollu örgütün haklı olduğu zamanları? "sus sen çocuksun" diye susturulduğunuz zamanları? "o daha çocuk ne anlar" denilerek yanınızda yapılan münakaşaları, dedikoduları? "ay dur sen beceremezsin" denilerek elinizden alınan onlarca meşgaleyi? kendi seçimlerinizin olmamasını, oldurmaya çalıştığınızda karşınızda voltran gibi dikilen anne baba ve diğer akrabalarınızı?

ben hepsini hatırlıyorum. ki ben zamanına göre epey özgürlükçü bir ailede büyüdüm.

bizim neslin büyük bir problemi var bence. biz, bizden bir önceki nesil ve şu an arkamızdan gümbür gümbür gelen nesil arasında sıkışıp kaldık. o yüzden geçmişi bu kadar anmamız, referans almamız ama öte yandan da bir sonraki kuşağın düşüncelerine katılıyoruz.

bir önceki nesil evlenip çocuk doğurup evinin kadını olmuş ama bizden sonra gelen nesil "önce ben" diyor ve bunu çatır çatır uygulayabileceği adımlar atıyor. biz napıyoruz? annelerimize bakıyoruz "bizi o büyütmüş yetiştirmiş, okuldan eve gelince karşılamış aman ben de çocuğuma böyle yapmalıyım" diyoruz ve bırakabilen işi bırakıyor, çalışmak zorunda olan ise mutsuz mutsuz çalışmaya devam ediyor içinde hep çocuğuma ben bakacam umuduyla. şu an 20lerinin başında olan bizden sonraki nesil ise "olur mu çocuk da yaparım kariyer de" diyor mesela ve kendi mutluluğunu önemsiyor. "e onlar da haklı" diyor bizim nesil bu sefer.

sonra mesela yeni nesil "çocuğumun ne istediği önemli" diyor ve ona göre hayatını, eğitimini planlıyor, çocuğunun yeteneklerini keşfediyor, bunun için ciddi çaba sarf ediyor ya da henüz anne baba olmamışsa bunu planlıyor, adımlarını bunun farkında olarak atıyor. bizden önceki nesili anlatmaya gerek var mı? şu an bu yazıyı okuyan kaç kişi işletme mezunu mesela? evet bizim zamanımızda işletme okumak modaydı! ve evet, sevmediği istemediği bölümlerden mezun olduğu için günde asgari 8 saatini mutsuz bir şekilde "satan" nesil biziz!

"anamız babamız şöyle yaptı ama bak psikolojimiz bozulmadı" diyorlar. ben en çok kişisel gelişim kitabını benim akranlarımın elinde görüyorum hatta yazarları bile benden yaşlı değiller. hep arayış içindeyiz farkında değil misiniz? hep hep hep..şöyle mi olsa mutlu olurum böyle mi olsa?! gerçekten psikolojimiz çok sağlam kalmış!

annelerimiz kendilerini evlerine adamışlar. biz de öyle olacaz sandık, evlendik direkt giriştik yemek, ütü, temizlik falan. bizden sonraki nesile baktık herşey müşterek, ev işleri de! e hadi gel bunu kocana anlat, çünkü o da annesinden senin gördüğünü görmüş. ev işleri kadınındır, "e ama ben çalışıyorum, haftaiçi ondan farklı bir şey yapmıyorum ki? o da yardım etsin!" anlatabildin mi? eh yavaş yavaş anlatabilmeye başladı bizim nesil sanki ama inanın "eşim çok yardımcı evde" dediğimde hala uzaylı görmüş gibi bakanlar var, hele aras dışardayken arin ile birebir ilgilendiğinde bir sürü şaşkın bakış oluyor etrafımızda ve bu bakışların sahipleri bizim akranlarımız!

90lardan nerelere geldi yazı..çalakalem dedikleri bu sanırım. :)

neticede evet, 90lar iyiydi hoştu ama ardında arada kalmış, kafası karışık bir nesil bıraktı. kabul edelim artık..

14 Ocak 2016 Perşembe

çocuklar ölmesin..

ben taraf tutmuyorum..ben sadece çocuklar ölmesin istiyorum..

ben taraf tutmuyorum..ben sadece çocuklar anasız babasız kalmasın istiyorum..

ben taraf tutmuyorum..ben sadece içinde intikam ve öfke barındıran bir nesil yetişmesin istiyorum..

çok şey istiyorum..bu ülkeden, bu milletten çok şey istiyorum..

yazık.......

4 Ocak 2016 Pazartesi

2016'ya giriş

ay bilogcan yaşlılar gibi konuşcam ama bak yeni yıl dedik dedik 4 günü geçti bile!

yeniyıla evde beyim ve çocuumla girdim. güzel ve mutlu ve umutlu ve gerçekten pozitif girdim. o akşam gerçekten mutlu olduğumu hissettim ki uzun süredir böyle hissetmiyordum.

arinço kıyak geçti 21.30da uyudu. hemen çilingir sofrasını kurduk koccayla, yiye içe karşıladık yeniyılı. saat 12de sarıldık birbirimize ve şükrettim o an hala sarılınca kalplerimiz gümbürdüyor diye. 2015 o kadar zorlu geçti ki evliliğimiz açısından o yüzden artık çok kıymetli sarılmalarımız bizim. sonra da arin kuşumuzun odasına koştuk. o fark etmedi ama biz 12de onu öptük kokladık, onun adına güzel dualar ettik, dilekler diledik, onu çok sevdiğimizi fısıldadık kulağına.

iyi ki geldin 2016, benim umut etmeye ihtiyacım varmış, senin de güzel olmanı umut ediyorum....

tekrar iyi seneler hepinize! öptüm! :)