Sayfalar

1 Kasım 2017 Çarşamba

zamansal sayıklamalar..

arin çok uzun süredir kreşe gidiyor biliyorsunuz. önce günde 2 saat oyun grubu, sonra yarım gün sonra da tam gün gitmeye başladı. henüz 24 saat çakacak bir kreş bulamadığımız için tam gün gitmeye devam ediyor :p


neyse..


ilk zamanlar ağlama falan oldu tabii ufak tefek ama hiç "gitmicem krizleri" ya da başka majör problemler yaşamadık kreşle ilgili. e bir de üçümüz aynı anda evden çıkıyorduk, sanırım arin'e doğal geliyordu o yüzden. zaten hiç arkamızdan ağlayan bi bebek de olmadı.


ben avrupa yakasında çalışırken, çalıştığım şirketin anadolu yakasındaki fabrikasına geçiş yaptım 1 sene kadar önce. tabii düzenimiz değişti. artık ben, hem aras hem de arin uyurken evden çıkıyorum, çünkü mesai saatlerim de değişti. arin'i babası okula bırakıyor, ben akşam alıyorum. düzen bu..


ama şu lanet istanbul trafiği beni mi takip ediyor ne halt ediyorsa yine buldu beni! ya daha önce kıta değiştiriyordum, köprü trafiği çekiyordum, geç geliyordum. evim ve işim aynı kıtada oldu, şimdi de saçma bir e5 trafiği başladı! ve bu trafik hemen hemen 2 aydır öyle bir arttı ki benim servisten iniş saatim neredeyse 20 dk kadar attı! şaka gibi..


bu durumda arin okulda son kalan çocuk oluyor. okul akşam 7ye kadar açık ve ben yediye çeyrek kala falan alabiliyorum arin'i. tabii bütün çocuklar çıkmış oluyor. zaten annesi çalışan çok az çocuk var okulda..sabah da 8e doğru bırakıyor babası, yani çook uzun bir süre okulda oluyor. son zamanlarda "yarın okul var mı?" diye sormaya başladı. var dediğimizde pek ses etmiyordu ama bir kaç kere "ya of siz de hep var diyorsunuz" diyor. sonra cumaları "yarın haftasonu arincim" dediğimde aşırı seviniyor. ama öte yandan okulda çok eğleniyor ve okulu sevdiğini de söylüyor. ama sanki sıkıldı. ya da süre gerçekten çok uzun..başka bir çaremiz de yok ki..


okulu el değiştirdi ve on numara oldu bu değişiklik. arin de baya motive bu konuda. daha önce epey şikayetçi olduğumuz konular vardı, ancak şimdi tam bizim istediğimiz gibi bir çizgiye geldi. yani hala şikayetçi olsaydık ve ben arin'in okulunu değiştirme konusunda kararlı olsaydım valla fabrikanın olduğu ilçeye taşınırdım ve eve daha erken gelirdim. ama şimdi okul konusu elimi kolumu bağlıyor, çünkü alıştı, çünkü arkadaşlarını seviyor, çünkü öğretmenlerini seviyor, çünkü çünkü çünkü..


ben aslında bütün bu "zamansal" sorunları beynimin gerilerine atmıştım ama arin geçen akşam onu okuldan aldığımda eve yürüyene kadar "lütfen beni en son alma anne" diye ağladı. kafam allak bullak..ertesi gün de sona kalmıştı ve sorun etmedi ama o akşam etti..ve şu an tek düşündüğüm her akşam yarı loş bir okulda tek başına öğretmeniyle boynu bükük bir şekilde beni beklediği..off......


lütfen bırak işi evde otur demeyin, zira asıl sorun benim çalışmam değil, dolasıyla çözüm de bu değil..

4 yorum:

Ogrenen Anne dedi ki...

Annem babam çok çalışırdı, 4 yaşından itibaren sabah 8 akşam 6 okul oldu hayatımda, psikopat da olmadım annemle babama aşırı kopuk hisler de taşımıyorum. Vicdan yapma, herkesin imkanları farklı. Kaliteli zaman fikri bundan türedi işte, önemli olan birlikteyken yaşadıklarınız.
Kahrolsun İstanbul trafiği ayrıca!

pelin dedi ki...

çalışıyorum diye vicdan yapmıyorum aslında ama sadece trafikte kaldığımız saatler yüzünden bu kadar uzun okulda kalması koyuyor. günde 12 saat çalışırsın, işim bu dersin katlanırsın ama 8 saat çalışıp 3 saat trafiğe verince olmuyor :/

neslice tarifler dedi ki...

Ah Pelinim ahh.. Şu kreş durumlarına gün gelecek böyle kafa patlatacağımı, böyle türlü türlü boyutlara gireceğimi söyleselerdi inanmazdım. Seni ve Arin'i o kadar iyi anlıyorum ki..

Biz de Eylül ayında İdil Meriç'i kreşe verdik. Evim, işyerim ve kreş üçü de farklı semtlerde. 3 saati bulmuyor belki ama Ankara trafiği de inan çok boktan. Biz servis de ayarlayamadık. Kreşteki veliler imece usulü getirip götürüyorlar çocuklarını. Eşimin bırakma ihtimali çok düşük. O yüzden
ben sabahları taksiyle götürüyorum kreşe. Ordan dolmuşla işyerime geliyorum. (Dolmuştan inince de bi dünya yol yürüyorum.) Akşamları da otobüsle belli bi yere kadar gidiyorum. Ordan yürüyorum. Kızımı kreşten alıp taksiyle eve götürüyorum. Günlük 50 TL yol parası veriyorum. Akşamları kreşten alma saati en geç 6. Ben 17.30'da işten çıkıyorum. Koştur koştur gitmeme rağmen bazen saat oluyor 18.10. İşte o vakit öğretmenin suratı düşmüş oluyor. Bizimki de kreşte en son kalan çocuk oluyor. O da bana aynı şeyleri söylüyor. Beni niye en son alıyorsun? diyor. Anlatmaya çalışıyorum, umarım anlıyordur.

Diyeceğim şu ki Pelincim çalışan anne olmak durumu zorlaştırmıyor. Baksana Arin'in gittiği kreşte çalışan anne daha azmış. Demek ki şartlar zorlaştırıyor hayatı. O trafik olmasa sen de çocuğunu daha erken alsan, o saçma trafikte yıpranmasan, işine gidip gelsen fena mı olur?

İstanbul trafiğinin düzelmesini dilemek sorunu çözmez. O yüzden sana ve Arin'e kolaylık dilemekten başka bir şey gelmiyor aklıma.

pelin dedi ki...

neslicim zaten yanlış anlaşılmak istemem. ben çalışan anne olmaktan daha da doğrusu çalışan bir insan olmaktan çok memnunum. çalışmak benim elimde olan bir durum ama trafik elimde değil. benim elimde olmayan durumların benim ve çevremdekilerin hayatına bu kadar etki etmesi sinir ediyor. sabahları babası bırakıyor ama o da her gün işe geç başlıyor bu nedenle...yani üçümüz için de zor bir durum..

hepimize kolay gelsin..