hayatta bazı duygular bize kodlanıyor..bişeyi sevmemiz, nefret etmemiz, korkmamız ya da nötr olmamız doğuştan gelmiyor, bunları toplum şekillendiriyor..
mesela henüz anaokuluna giden çocuğa hemen sorarız "okulu seviyo musun bakimmm?" sevmiyorum derse vay haline o veledin!" okul sevilmez mi" ile başlayan "ben hep takdir alırdım" ile biten uzuuuuun bir konuşma yaparız..ya okul sevmeyen çocuk mu olurmuş?! allalallla!
sonra mesela çocukla beraberken yanınıza bir köpek gelir.."dur çoğcuğum yaklaşma ısırır!" deriz.."köpek = ısırır o zaman yaklaşmamalıyım"ı kodladık mı çocuğa? aferin o zaman tebrikler! artık büyüyünce sokak değiştirir köpek görünce!
mesela çocuğunuzun yanında hiç birisinden kötü bahsettiniz mi? peki sonra çocuğunuz o kişiye nasıl davrandı? dikkat ettiniz mi? maalesef yanında pata küte konuşup sonra da "sen daha çocuksun karışma!" demek olmuyor! çocuk nefret etti bile o kişiden!
annelikte de böyle kodlanan duygularımız var..hele sosyal medya sayesinde bu kadar anne ve annelik tecrübesi ile içli dışlıyken daha da çok kodlanıyor bu duygular..özellikle de "vicdan azabı!"
mesela, çalışan anne çalıştığı için, o miniminiciiik, muhtaaaaç, savunmasıızzzz yavrusunu sabahları bırakıp çıktığı için kesinlikle vicdan azabı duymalıdır! "ay sanki işin daha önemli bıraksaydın doğurunca?" bunu duymayan kaldı mı çalışan anneler arasında merak ediyorum! şahsen ben vicdan azabı duymuyorum sabahları evden çıkarken..evet üzülüyorum evet içim buruluyor evet o dakikadan itibaren özlem başlıyor ama vicdan azabı duymuyorum!
sonraaaa..emziremeyen annelerden emzir(e)mediği için vicdan azabı duymasını bekliyorlar..yahu süt gelmemiş, emzirememiş ya da istememiş emzirmek snne be slk! anne sütü çok değerli olabilir ama yoksa napcan? ya da istemiyorsan emzirmek seni kim suçlayabilir? neden vicdan azabı duyasın ki? neticede çocuğunu en iyi şekilde bakmıyo musun? bakıyosun! e bırak bu eksik kalsın ya!
"en mükemmel anne ben olacam!" biberonların gücü adına hiiimeeen! nah olacan! ve olamadığın için vicdan azabı duyman beklenecek! ya niye? hayatın boyunca her şey de en mükemmel mi oldun? mesela mesleğinde en mükemmel sen misin? bak o meslek için 7 yaşından 22 yaşına kadar eğitim aldın ama yine de en mükemmel sen değilsin! en mükemmel eş sen misin? senelerce eşinle sevgili oldun, ciğerini öğrendin, emek verdin ama yine de en mükemmel değilsin! annelikte nası en mükemmel olmayı bekliyorsun ki?! eğitimini bile almadın! daha önce tecrüben yok! yepyeni bi insan! daha yeni tanıştın, tanımıyosun! ve bunun için vicdan azabı duymana hiiiç gerek yok!
çocuksuz tatile mi gittin ya da dışarı mı çıktın? hemen demelisin ki "ayyy çok özledim çoğcumu!" çünkü özlemek zorundasın! "aklım hep çoğcumdaydı!" çünkü olmak zorunda diil mi? aaa yoksa çok güzel vakit mi geçirdin? ev ile 1-2 kez konuştun bebenin de keyfi yerinde miymiş? senin aklına da binbir türlü "vay çoğcum bensiz napıyodur?" soruları gelmedi mi? e o zaman çek şekerim vicdan azabının en alasını!
ben çok sıkıldım benim vicdan muhasebemi benim yerime yapanlardan! çok!
2 yorum:
doğru insanlar hatta hemcinslerimiz bayılıyorlar birbirlerinin vicdan azaplarını dürtmeye ben onlara mutsuz insanlar diyorum kendi mutsuzluklarına ortak arıyorlar ve malesefte buluyorlar negatif elektrikleri doya doya yayıyorlar.
şu vicdan denen şeyi sokaktaki çocuklara karşı kullansak belki de dünya bambaşka bi yer olacak ama nerdeee....
Yorum Gönder